1. BÖLÜM: ZALİM KIRAL
Çok eski zamanlarda zalim bir Kıral varmış
Hem yalancı, hayırsız, hem de çok hilekârmış.
Yandaşların ağzına bir parmak bal çalarmış
Ülke kaynaklarını yabancıya satarmış.
Ülkemiz çok büyüdü diye atıp tutarmış
Kimisi nefret eder, kimi ona taparmış.
Oysa yaptıklarının hepsi de ayan-beyan
Akıl erdiremezmiş ne okuyan, ne duyan.
Her haltı işlese de dinde yeri olmayan
Bir bildiği var dermiş onu Müslüman sayan.
Çok dindar geçinirmiş Allah-Kitap diyerek
Yandaşlar alkışlarmış bazıları ürkerek.
Sevenler lüks içinde, sevmeyen zehir, zindan
İşte bu yüzden ülke bölünmüş tam ortadan.
Höpbattı bunu duymuş Kaf Dağı’nın ardında
Bu Kıral’dan söz açmış Gülizar’ın yanında.
Höpbattı Gülizar’a: Bir yolunu bulmalı
Halkın huzuru için bu Kıral devrilmeli.
Demiş ama bu işe karşı çıkmış Gülizar
Seni ya öldürürler, ya zindana atarlar.
…
2. BÖLÜM: KIRAL’IN ÂDETİ
Höpbattı: Kıral’ın bir âdeti vardır, demiş
Sakince Gülizar’a anlatıp izah etmiş.
Bu Kıral çok heybetli, iki metreyi aşkın
Her öğün bir kuzu yer, bakarlar ona şaşkın.
Kıral her hafta sonu Tokat Günü yaparmış
Kendini devirecek bir yiğidi ararmış.
Dünyanın her yerinden en büyük güreşçiler
Bu Kıral’ı tokatla yere serememişler.
İkinci tokadı da Kıral kendi atarmış
En güçlü pehlivanlar yere yapışıp kalmış.
Yerinden kalkamayıp bazıları can vermiş
Zalim Kıral onlara kahkahayla gülermiş.
Hafta sonu gelince kaşınırmış avucu
Halka büyük söz vermiş bu özgüven sonucu:
Kim beni devirirse Kırallıktan inerim
Memleketi terk edip başka yere giderim.
Bu Kıralı tokatla yere devirmek gerek
Bende cüsse yok ama var mangal gibi yürek.
Gülizar da şaşırmış: Sen çok kibar birisin
Kıral’ı bir tokatla nasıl devireceksin?
…
3. BÖLÜM: GÜLİZAR’IN BABASI
Şimdiye dek kimseye fiske bile vurmadım
Herkese değer verip hiç kimseyi kırmadım.
Ama zalimlerin de elbet sonu olmalı
Bu Kıral bir tokatla yerlere yapışmalı.
O ülkenin halkı da artık mutlu olmalı
Barış ve esenlikle, huzurla yaşamalı.
Gülizar: Tamam demiş, bir bilene soralım
Bu iş nasıl olacak, gidip akıl alalım.
Gülizar’ın babası Kıral’a anlatmışlar
Babası tamam demiş, buna çok şaşırmışlar.
Ancak önce güzel bir eğitim görmen lazım
Bu Kıral’ın yüzüne çok güçlü vurman lazım.
Öyle bir tokat vur ki dillere destan olsun
Halkı aç ve çıplaktır, sana minnettar kalsın.
Kaf Dağı’nın ardında bir öğretmenim vardır.
Ondan ders almaz isen inan işin çok zordur.
Kıral bir mektup yazmış tokat öğretmenine
Mektubu hemen vermiş Höpbattı’nın eline.
Höpbattı çok sevinmiş, uyanmış sabah erken
Gülizar’ı da görüp vedalaşmış giderken.
…
4. BÖLÜM: TOKAT ÖĞRETMENİ
Höpbattı çıkmış yola türküler söyleyerek
Yorulup acıktığı yerde mola vererek.
Nice zamandan sonra Kaf Dağı’na ulaşmış
Tokat öğretmenine ertesi günü varmış.
Öğretmene demiş ki: Beni Kıral gönderdi
Saraydan ayrılırken bana bir mektup verdi.
Diye bir selam verip mektubunu uzatmış
Öğretmen de hoş geldin deyip mektubu almış.
Hemen açıp okumuş Kıralının emrini
Saygı ile göstermiş Höpbattı’ya yerini.
O akşam sohbet edip güzel yemek yemişler
Karanlık basınca da odaya çekilmişler.
Höpbattı çok acıkmış yemiş reçelden, baldan
Ama hiç bahsetmemiş ona zalim Kıral’dan.
Ertesi gün başlamış tokat dersi almaya
Öğretmeni götürmüş Höpbattı’yı ormana.
Bir ağacı göstermiş, demiş: Önce selam dur
Sonra da tüm gücünle acımadan ona vur.
Peki demiş Höpbattı, ağacı selamlamış
Ağaç da eğilerek bu selamını almış.
…
5. BÖLÜM: TOKATÇI AĞACI
Tokatçı ağacıymış ağacın diğer adı
İlk tokadı yiyince hemen basmış feryadı.
Yediği ilk tokattan Höpbattı yere yatmış
Şaşkınlıktan az daha küçük dilini yutmuş.
Yerden kalkıp davranmış bir karşılık vermeye
Başlamış tüm gücüyle bu ağaca vurmaya.
Vurduğu tokatlardan sallanırmış dalları
Dökülüp yere inmiş ağacın kabukları.
Ama her seferinde karşılık verir imiş
Tokatları yedikçe hiddetle vurur imiş.
Her tarafı ağrımış omuzları, belleri
Akşam olunca şişmiş, kanamış hep elleri.
Sonunda selam vermiş Tokatçı ağacına
Akşam üzeri dönmüş öğretmenin yanına.
Belli etmemek için yarasının izini
Çeşmeden akan suyla hemen silmiş yüzünü.
Öğretmeni mutfakta yemek yapmakta imiş
Yemeğin kokusuyla açlığını hissetmiş.
Hazırlamış sofrayı yıkayıp ellerini
Yine birlikte yemiş iştahla yemeğini.
…
6. BÖLÜM: ÖĞRETMENE ELVEDA
Gece olunca yine yıkamış ellerini
Sabaha kadar yatmış, kırpmamış gözlerini.
Sağa sola dönerek uyumamış acıdan
Bahçeye çıkıp durmuş sıkıntıdan, sancıdan.
Tam bir hafta boyunca tokatlamış ağacı
Artık hissetmez olmuş ne yorgunluk, ne acı.
Elleri nasır tutmuş, şişmiş tüm parmakları
Yerlerinden sökülmüş adeta tırnakları.
Öğretmen tamam demiş, şimdi derse hazırsın
Çektiğin ızdıraba daha çok dayanırsın.
Üç dersimiz daha var, öğreneceksen sabret
Tokat için gerekli kuvvet, hız ve isabet.
Eğer biri olmazsa tokat yerini bulmaz
Bunları öğrenirsen senden güçlüsü olmaz.
Höpbattı dersler için üç hafta daha kalmış
En sonunda öğretmen onu sınava almış.
Höpbattı başarıyla vermiş bu sınavı da
Elini öpüp demiş öğretmene elveda.
Gitmeden öğretmeni bir şey daha söylemiş
Hiddetlenirsen tokat çok güçlü olur demiş.
…
7. BÖLÜM: SARAYA DÖNÜŞ
Türküler söyleyerek gene düşmüş yollara
Kaf Dağı’nı aşarak geri gelmiş yurduna.
Tam bir ay sonra dönmüş Kıral’ın sarayına
İlk önce hemen varmış Gülizar’ın yanına.
Tanımamış nerdeyse Höpbattı’yı Gülizar
Ne kadar değişmişsin, aman değmesin nazar.
Gerçekten de Höpbattı heybetli biri olmuş
Hem elleri büyümüş, hem yüzüne kan dolmuş.
Omuzu genişlemiş, irileşmiş kemiği
Boyu daha uzamış, hem artmış çevikliği.
Üstünü değiştirip Kıral’a gitmiş hemen
Kıral da çok şaşırmış: Bizim damat ne yaman.
Demiş: Çok merak ettim, gel hele anlat beri
Halkım da merak eder, başından geçenleri.
Höpbattı da anlatmış yaklaşıp yamacına
Kıral hiç inanmamış bu tokat ağacına.
Demiş hepsi gerçektir, varın bir de siz görün
Yalansa ceza diye ne verirseniz verin.
Höpbattı’nın sözüne hepsi de inanmışlar
Başından geçenleri halka haber salmışlar.
…
8. BÖLÜM: KARANLIK ORMAN
Höpbattı duramamış bir an önce gideyim
Ben şu zalim Kıral’a haddini bildireyim.
Gitmek için Kıral’dan izin istemiş önce
Ama dayanamamış Gülizar’ı görünce.
Sarılıp ağlaşmışlar, kader neyse o olur
Nasıl dayanırım ben bu ayrılık zor gelir.
Kalıp da gitmemek var, gidip de dönmemek var
Hakkımı helal ettim, bir daha gelmemek var.
Gülizar da hakkını helal etmiş sonunda
Yine bir sabah erken Höpbattı çıkmış yola.
Giderken yolu düşmüş karanlık bir ormana
Aç kurtlar saldırmışlar bu zavallı insana.
Birer tokatla yere serivermiş bizimki
Şaşırmışlar hepsi de: Bu insan değil mi ki?
Ertesi gün yoluna bu sefer ayı çıkmış
Höpbattı tokadıyla ona bir kere çakmış.
Atılmış gitmiş ayı beş metre ileriye
O da şaşırmış böyle insan görmedim diye.
Ormanların Kıralı aslan gelmiş bu sefer
Aç kurtlarla ayıdan namını duymuş meğer.
…
9. BÖLÜM: ORMANLAR KIRALI
Aslan önce kükremiş, yaklaşmış heybetiyle
Höpbattı da ayağa kalkmış azametiyle.
Demiş ki Höpbattı’ya: Aç kurtları yenmişsin
Ayıyı bir tokatla hemen yere sermişsin.
Senin gibi bir insan ben ömrümde görmedim
Bugüne dek tahtımı ve tacımı vermedim.
En güçlü Kıral olur, ormanın kanunudur,
Bundan böyle kim kimi yenerse Kıral odur.
Eğer beni yenersen senindir bütün orman
Burada hiç fark etmez, insan ve hayvan olman.
Bütün hayvanlar sana saygı gösterecekler
Kurtlar, kuşlar, ayılar emrine girecekler.
Eğer benden güçlüysen sana kulluk ederim
İster burada kalır, istersen de giderim.
Höpbattı: Peki demiş, güzel bir dövüş olsun
İyi olan kazansın, orman iyilik bulsun.
Dövüşü izlemeye tüm hayvanlar gelmişler
Hepsi aslanı tutup tezahürat etmişler.
Aslan önce kaldırmış kocaman pençesini
Havada savurarak yapmış ilk hamlesini.
…
10. BÖLÜM: ORMANLAR KIRALI’YLA DÖVÜŞ
Höpbattı hiç yerinden kıpırdamamış bile
Hamleyi savuşturmuş avcunun içi ile.
Aslan bu kez şaşırmış neye uğradığını
Havada takla atıp kırmış ön ayağını.
Bütün hayvanlar susmuş, şaşırmışlar hepsi de
Umutları yok olmuş bu aslandan gitgide.
Höpbattı’daymış artık şimdi hamle sırası
Ormanda yankılanmış Höpbattı’nın narası.
Sağ elini kaldırıp vurmuş Ya Hak diyerek
Aslanın suratına bağırıp kükreyerek.
Koskoca Ormanların Kıralı düşmüş yere
Zavallı aslan uçmuş beş metre ileriye.
Yerinden kalkmak için yetmemiş artık gücü
Demiş tokat hem çok güçlü, hem de baş döndürücü.
Yeni Kıralımızsın artık, demiş hayvanlar
Yenemedi aslanı ne güçlü pehlivanlar.
O da: Kıralınızım madem, demiş bunlara
İnsanlarla dost olun, saldırmayın onlara.
Bir zalim Kıral vardır, ben oraya giderim
Onu da bir tokatla yere sermek dilerim.
…
11. BÖLÜM: ZALİM KIRAL’IN ÜLKESİ
O Kıral ki halkına çok zulmeden Kıral’dır
Çok heybetli, çok güçlü, yenilmeyen Kıral’dır.
Herkes illallah demiş, halkı bezdirmiş candan
Tek çare artık benim, kurtulmak için bundan.
Tokadımı yiyecek, çaresi yok bu işin
Hepiniz de benimle gelin, peşime düşün.
Tamam demiş hayvanlar, seninle geleceğiz
Seni zalim Kıral’ı yenerken göreceğiz.
Madem biz bir insanı Kıral yaptık ormana
Bundan böyle sevgimiz, saygımız var insana.
Böyle diyerek bütün orman düşmüş peşine
Tanık olmaya iki Kıral’ın güreşine.
Binlerce hayvan ile Höpbattı dağlar aşmış
Kimi yürümüş kimi yetişmek için koşmuş.
Sabah varmışlar zalim Kıral’ın ülkesine
Halk anlam verememiş hayvanların sesine.
Bu ses nerden geliyor diye çıkmışlar cama
Sağa sola kaçışmış, korkmuşlar sonra ama.
Kocaman bir aslanın üstünde heybetiyle
Höpbattı’yı görmüşler bütün azametiyle.
…
12. BÖLÜM: ZALİM KIRAL’IN HALKI
Höpbattı gür sesiyle halka demiş o zaman:
Sizi kurtaracağız, korkmayın bizden aman.
Benim adım Höpbattı, bizden korkmayın sakın
Ormanlar Kıralıyım, kurtuluşunuz yakın.
Tüm hayvanlar Aslan’dan Kırallığı aldılar
Artık bu hayvanlarla insanlar dost oldular.
Çıkın evlerinizden, aramıza karışın
Hayvanlarla arkadaş olun, siz de barışın.
Herkes ikna olmuş bu Kıral’ın sözlerinden
Yavaş yavaş çıkmışlar insanlar evlerinden.
Sarılmışlar hepsine, önce biraz ürkerek
Artık tüm hayvanlarla biz dost olduk diyerek.
Ayılar, kurtlar, filler sarmaş dolaş olmuşlar
İnsanlarla orada çabucak kaynaşmışlar.
Çocuklar çıkmış hemen zürafanın boynuna
Bu coşku gitmiş zalim Kıral’ın kulağına.
Kimmiş bu Ormanların Kıralı denen kişi
Demişler bu adamın yok dünyada bir eşi.
Ormanlar Kıralı’nı tokatla yere sermiş
Hayvanlar Kırallığı bu sefer ona vermiş.
…
13. BÖLÜM: ZALİM KIRAL’IN SARAYI
Kıral önce şaşırmış: Hiç öyle şey olur mu?
Aslan’ı yendi diye Kırallık verilir mi?
Gerçi ben de halkıma böyle bir söz vermiştim
Ama Kırallığımı vermeye yok niyetim.
Belli ki Aslan yaşlı bir Kıral olsa gerek
Yoksa kolay değildir bir aslanı devirmek.
Bugün Tokat Günü’dür, çağırın hemen gelsin
Aslan’ı yenmek kolay, sıkıysa beni yensin.
Bir tokatla yıkılmam, daha güçlü vururum
Böylece ormanların Kıralı da olurum.
O zaman ormandaki ağaçları keserim
Satıp para kazanır, ben keyfimi sürerim.
Görelim bu yiğidin gücünü, kuvvetini
Höpbattı’ya sunmuşlar Kıral’ın davetini.
Höpbattı kabul etmiş, doğru gitmiş saraya
Dövüşü görmek için herkes girmiş sıraya.
İnsandan ve hayvandan saray hınca hınç dolmuş
Benzeri görülmedik bir kalabalık olmuş.
Kıral inmiş tahtından, biraz çekinmiş ama
Usulen olsa demiş: Hoşgeldin sarayıma.
…
14. BÖLÜM: ZALİM KIRAL’LA EL SIKIŞMA
Höpbattı’ya uzatmış Zalim Kıral elini
Höpbattı hemen sormuş, tutamamış dilini:
Ey Zalim Kıral halka zulmedermişsin, niçin?
Bir yandan da elini uzatmış sıkmak için.
Höpbattı’nın elini sıkmış tüm gücü ile
O da karşılık vermiş, davranıp acı ile.
Zalim Kıral elini çekmek için davranmış
Höpbattı bırakmamış, Kıral yerde kıvranmış.
Başına geleceği anlamış Kıral o an
İçinden demiş ki ben görmedim böyle insan.
Besbelli tokadıyla beni yere serecek
Bu acı belki bende ömür boyu sürecek.
Beni halkıma karşı rezil rüsva edecek
Hem Kırallığım hem de saltanatım gidecek.
Yerde kıvranır iken bunlar aklından geçmiş
İmdada Höpbattı’nın şu sözleri yetişmiş:
İlk tokadı sen vur da, görelim gücün nasıl
Halka zulmetmek neymiş, sen göreceksin asıl.
Zalim Kıral sevinmiş bu teklife hemence
Ovuşturmuş elini tokat vurmadan önce.
…
15. BÖLÜM: ZALİM KIRAL’LA DÖVÜŞ
Kıral’ın yanındaki yalakalar başlamış
Tezahürat etmeye, Kıral’ı alkışlamış.
Kıral coşmuş, morali hemen yerine gelmiş
Bu alkışlara biraz sevinir gibi olmuş.
Düşünmüş ne de olsa Zalim Kıral’mış adı
Sağ elini kaldırmış vurmak için tokadı.
Öğretmenin sözleri aklına gelmiş meğer
Tokat çok güçlü olur, hiddetlenirsen eğer.
Bunun için Kıral’a demiş ilk tokadı vur
Hiddetlenirsem eğer tokat da güçlü olur.
Derken Zalim Kıral’ın zalim tokadı gelmiş
Höpbattı bu tokatla düşecek gibi olmuş.
Yere düşmemiş ama birazcık sendelemiş.
Kendisine gelince karşılığını vermiş.
Höpbattı o hiddetle zıplayarak havada
Bir tokat yapıştırmış Kıral’ın suratına.
Tam on metre uçarak yapışmış bir duvara
Zalim Kıral herkese olmuş orda maskara.
Sarayda birdenbire çılgın bir alkış kopmuş
Höpbattı o ülkenin yeni Kıralı olmuş.
Ankara, 09.01.2020
Yılmaz ÖrmeciKayıt Tarihi : 9.1.2020 12:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
SUNUŞ: Özgün Türk masal karakterleri yanında çocuksu bir anlatımla kaleme aldığım, “Türk Masal Literatürü”ne geçmesini ve çocuklarımızın çokça okumasını beklediğim, Keloğlan yerine “Höpbattı” adlı özgün karakterin kahramanı olduğu “HÖPBATTI VE ZALİM KIRAL” adındaki Masal/Şiiri yazmayı bitirdim. İlk yazdığım Höpbattı ve Gülizar kadar güzel olacağını, beğenilip çok okunacağını ümit ediyorum. Bu ÖZGÜN bir şiir ve masaldır.
TÜM YORUMLAR (1)