HİÇLİĞİN BOYUT KAPISI
Toz, toprak yüzlü bir akşamdı, bu akşam
Adımladım ağır ağır, Arnavut kaldırımlarını
Gökten göçmen kuşlar yağıyordu boyuna üstüme,
Hepsinin kanadı kırık, ellerinde ahşap bavul
Boynuma sarılıyordu koşup koşup, arsız yalnızlık
Ben yüzümü kaçırıyordum,
sahte tebessümlü gargad ağaçlarından
Adımlarımı sayıyordum usanmadan hiç.
Bir, iki, üç,bir, iki üç
Nihayet vardım hiçliğin boyut kapısına
Mahcuptum kendime,
bakmadan boyumuza
Kimbilir kaç kişi geçtik eşikten,
Kimbilir, ben kaçıncı yüzsüzdüm
Kaçıncı kendine yabancı
utançtandı ıssızlığın kapı tokmağı
Islıktı, beni içeri buyur eden hancı.
Yalnızlık paltomu astım duvara ,
Bir elimde emanet fötr
Bir elimde boynu bükük karanfiller uyutuyordum ,ninnisiz
şimdi sessizdi ortalık
Boğazıma kırık şiirler dizdim, yangılı sözler.
Hikayemi sakladım her ağladığımda,
kırık saksıda ki göz yaşı çiçeğinin dibine
Her gözyaşında bir öyküm gizli,
uzun boylu bir keder sürünür gözlerimde
Bir yalnızlık rıhtımına demirlemiş,
yorgun argın yüreğim
ürkek pişmanlıklarım saf tutmuş ,
Akşamların yüzüne savrulur Ademin toprağı
Akşamlar o yüzden toz toprak içinde
o yüzden her insan toz toprak, biraz
sağımdan solumdan akıyor vesair silüetler
gevrek gevrek, eğreti gülüşler eğleşmiş siyah benli kuytularda
farazi Aynalar dizilmiş hiçliğin yalın duvarlarına,
sıra sıra elleri cebinde
üst üste Yansımış binlerce yalancı tebessüm
Benimkisi, karanlığın deminde
kandil gibi yandı kendime
Kalakaldım öyle hem davalı hem davacı
Kimin diye sorar bir münadi sessizliği yırtarcasına
Kimden çaldın bu gülüşü, izinsiz
Canımdan can çekilir gibi
damarlarımdan çekildi kan
Kimden çaldın bu gülüşü dedi ısrarla
Elimi uzattım işaret edip,
Dedimki;
yüzsüz bir palyaçodan çaldım gülüşünü
her çocuğun bir sirki vardır, düş ya da gerçek
herkesin bir masalı vardır kaybolup gittiği
herkes bi yerlerde ,yitirir gülüşünü
benim anılarımda yorgun bir çocuk ağlıyor
düşlerimde ağlayansa kayıp şehir
hiçbir yere ait değilim gibi
hiçbir yere ait değil bu sokak
hiçbir yere ait değil bu şehir
Ben hiçliğin sınırlarında dolanıyorum,
hiç olmadığım kadar hiçim
hiç olmadığım kadar yabancıyım kendime,
bu gülüş benim değil,
bu şiir benim değil,
yalnızlık paltomu astım duvara,
ama sırtımda onlarca kimliğini kaybetmiş gömlek
hangi birini çıkarıp asacağım
ben kendi hiçliğimin sınırlarında dolanıyorum,
hiç olmadığım kadar hiçim
hiç olmadığım kadar yabancı gülüşlerim kendime hem davalıyım hem davacı bu celsede
FATMA DOĞAN 26.07.2025/BALIKESİR
Kayıt Tarihi : 26.7.2025 08:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!