Neden bu hıçkırıklar,niçin sustu dillerin? 
N'olursun bir söz söyle,şu gönlüm ferahlansın.
Gözlerin neden yaşlı,niçin sıcak ellerin?
Yazık; güzel gözlerin niye böyle ıslansın.
Yoksa bir şey mi oldu,bir kötü haber mi var!
Neden yüzün sararmış,çatlamış dudakların.
 
Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili. O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır. Gelir  ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur. Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar. Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular yoktur. Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili. İnsan bir başka ışığa teslim olur...  
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...
Devamını Oku
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Sevenlerin kaderinde maalesef ayrılık her zaman var...Güzel ifadelerle dolu şiirinizi kutluyorum dostum...
Sıcacık sevgi buram buram..İçime işledi şiir, ezberimde olmalı...Şefkati, incitmeyen soruları...Öfkesiz ayrılık...Sevgili şair çok etkilendim...Ağlamaklı güzel şiirinizi sizi içten kutluyorum!
Hıçkırık
Neden bu hıçkırıklar,niçin sustu dillerin?
N'olursun bir söz söyle,şu gönlüm ferahlansın.
Gözlerin neden yaşlı,niçin sıcak ellerin?
Yazık; güzel gözlerin niye böyle ıslansın.
Yoksa bir şey mi oldu,bir kötü haber mi var!
Neden yüzün sararmış,çatlamış dudakların.
Bak işte ay doğuyor,parıldıyor yıldızlar,
Neden hala hırçındır,elimde parmakların?
Sen neler söylüyorsun,delirdin mi yoksa ne!
Demek ki beni böyle bırakıp gidiyorun?
Hani yemin etmiştik,aşkımızın üstüne,
O'nunla mı evlendin,sevgilim ne diyorsun! ?
Nasıl yaptın sen bunu.niçin aldattın beni?
Aşkımın mükafatı bu sessiz hıçkırık mı?
Günahım neydi benim,sevdiysem candan seni,
Sevenlerin kaderi hep böyle ayrılık mı?
Hüseyin Ozan Öztürk
;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;
TERTEMİZ YÜREKTEN SÜZÜLMÜŞ,
DUPDURU KELİMELERLE OLUŞAN
PIRIL PIRIL BU DİZELERİN SAHİBİNİ KUTLUYORUM
tebrikler bu güzel şiiriniz için.
selamlar
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta