“Bir Geceyi Daha Geçerken”
Yaren Atalar
Hey garson...
Çayı değil, ömrümü koy bardağa bu kez.
Demli değil de…
Beni içinden söküp alacak kadar yanık olsun.
Koca
İstanbul bağira bağira çöktü bu gece içime
Bir yudumla başlıyor hasretin,
her yudumda biraz daha eksiliyorum.
İçtiğim çay değil artık,
Senin susuşun...
Kül tablasında biriktirdiklerim izmarit değil
Senin hiç gelmeyen dönüşün.
Gözlerim Boğaz’da değil artık,
Senin geçmediğin o köprüde,
Adım adım çöküyor umutlarım.
Bir yaka sensin,
Diğeri yoksunluğun
Ben ise ortasında
Bir ipte yürümeye calisan cümle gibi,
Düşmek için bekliyorum.
Garson, hey garson
Saat ilerlemesin,
her geçen dakika biraz daha terk ediliyorum burada ,
Ankara sabahı geç sever, bilirsin.
Ama ben çoktan sabaha gömüldüm.
Belki bir vapur sesi değil beni uyandıran,
Bir hayalin omzuma yavas yavas çöküşü...
Rıhtımda taşlara anlatıyorum seni.
Dalgalar çoktan ezberlemiş adını.
Soruyorum denize
“Ey deniz, kaç kez yıkandın onun yokluğunda?”
Ve deniz, kabaran bir hıçkırıkla
Sana ait her şeyi geri vuruyor kıyıya.
“Geç kaldın...” diyor,
“Gelmeyeceği bir adamı beklediğin için çok erken tükendin.”
Ey gece...
Sakla beni bu şehre.
Çünkü ben bir adamin unuttuğu kadınım artık.
Yokluğuna sarılıp,
İç çekmeyi bile öğrenmişim.
Garson,
Bu masaya artık "rezerve" yaz.
Kalkmıyor kimse.
Ben burada kaldım.
Gelmeyen biri için
Her gece ölüme yatırıyorum kendimi.
Ve her sabah,
Cesedimi alıp işe gidiyorum sessiz sakin
Garson
Şu masayı da kaldır artık.
Ben bu geceyi geçemedim.
Ben bu gecede
Adı bile alinmayan bir Kadınım
Yine gelmeyen Yar i bekleyerek gecede kaldım.
Ve İstanbul un göğsüne gömüldümde
Kimse başin sagolsun demedi bana ..
Kayıt Tarihi : 7.8.2025 19:18:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!