İmbatla imsakın öpüştüğü demde
Anadan üryan bir deniz…
Atılır ruhumun mavisine.
Benzemez ama yüzmesi yüzmeye;
Ne boğulur…
Ne kurtulur.
Ya yüzmek istemez…
Ya yüzme bilmez.
***
Gark olurken guruba gururu güneşin,
Pembe gözlü bir denizkızı oturur da gözüme…
Sedef tarağıyla mor saçlarını tarar.
Tutamam alazlı avazımı…
Ünlerim.
Korlanır da mor saçları,
Pembe gözlerinden…
Mavi dudaklarına bir ışık geziniverir de
Ümitlenirim.
Heyhat!
Apansız gölgelenir gül yüzü.
Ağladığı görünmesin diye belki…
Dalar gözlerime denizkızı
Ve söylenir, gözyaşları gözüme karışırken;
“Bir masaldır Sadi…
Bir rivayettir.
Sadi diye bir şey yoktur.”
Heyhat!
Alazlı avazım sönmez…
Ama sözüm gözüme değmez.
***
Yıldır yıldır yılışırken yıldızlar,
İçimdeki deniz ağlar.
Anlar;
Ne mecali kalmıştır bir kulaç daha atmaya…
Ne de gönlüme karışacak bir damla teri.
Anlar;
Atıldığı kıyılar kadar,
Uzaktır gönlümün karşı kıyısı.
Ve bırakır kendini maviliğime,
İçimdeki deniz boğulur.
Heyhat!
Bu denizin de nefesi yetmez…
Gönlümün karşı kıyısına yetişemez.
***
Göbeğine kadar…
Gömülür gömülmez gönlüme mehtap,
Zaman yeniden kurulur.
Sırf denizsiz kalmasın diye denizkızı,
Bir yakamozum, bir deniz doğurur.
Müntehir ruhlu olsa da
Ruhuma atılan her deniz,
Rivayet saysa da beni denizkızı
Ne umudum son bulur…
Ne ruhum yorulur.
Her gün yine
Bir yakamozum bir deniz doğurur.
Denizkızı bilmedi… Bilmez;
Yakamozum hiç tükenmez.
01.06.2011
Sadi AtayKayıt Tarihi : 1.6.2011 21:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)