kah bir başına
kah kalabalıkta geçip gidiyordu.
yüksekçe bir dağa tırmanırdı
ya da ulu bir ağacın dallarından
en uçtaki yaprağa ulaşırdı.
ve oradan bırakırdı kendini
sonra yine dönerdi...
bazen herşeyin içinde
bazen sadece kendi içinde
kimyası öyleydi işte
elinle koymuş gibi bulmamalıydın onu.
içinde gezinmesine izin vermeliydin.
hissetmeliydin...
onu hep yinelemeli...
onunla hep yenilenmeliydin...
nasıl bitireceğini değil
ona nasıl başlayacağını bilmeliydin.
oyuncu kedi gibi yumakla haşır neşirdi
o koca çirkinlikler yumağının karasına
tek kişilik orduyla girmiş
gökkuşağı renkleriyle geri dönmüştü...
elinle koymuş gibi bulmamalıydın onu.
içinde gezinmesine izin vermeliydin.
hissetmeliydin...
onu hep yinelemeli...
onunla hep yenilenmeliydin...
nasıl bitireceğini değil
ona nasıl başlayacağını bilmeliydin...
acıdan ve korkudan geriye kalandı yükü
dünden ve bugünden
yarına kalacak olandı
bir gözün diğerinde gördüğü loş odaydı
o loş odadaki çıplak insandı.
ve en namuslusundan hüzündü o
kapamazdı ayıp yerlerini
birgün araladı,açtı perdelerini
anahtar deliğinden bakanın başında çuval
kördü sağ eli...sol eli...kördü yüreği,
loş odada yangın
hüzün makamı...
tutuşur herşey özünden gayrı
işte hepsi bu kadar...
Müjgan KızılenişKayıt Tarihi : 10.9.2011 12:31:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!