Selam aziz konuklar, siz kadir bilmişsiniz;
Gönlümüze doldunuz, hoş sefa gelmişsiniz;
Bende sohbet ganidir, siyasetin dışında;
Saygı, sevgi sunarım sözlerimin başında.
Hendek’i hatırlatmak mısraların gayesi;
Hendek’in kendisidir, Hendek’in hikâyesi.
Haydi şimdi analım maziyi birer birer.
Bir Hendek hikâyesi, yazalım hep beraber.
Deryaya dalar gibi, mazilere dalalım;
Hep hasret çektiğimiz hatırayla dolalım.
Hendekli olmak başka, Hendek’te hayat başka;
Her Hendek’te yaşayan, Hendek’i bilse keşke.
Neredesin vefasız, hasret kaldım ben sana;
Seninle, senden ayrı; dokunuyor insana.
Şüphem yoktur, bilirim; sen de beni özlersin,
Hasretten kavrulmuşsun, gözyaşını gizlersin.
Arada bir giderim çocukluk dönemine;
Belli belirsiz kalır, sisler çıkar önüme.
Ama gençlik bir başka, geçmişten kırpıntılar;
Yeni yetmeyken başlar yürekte çırpıntılar.
Akranlar bir arada, gönülde taze ağrı;
Piyasalar yapılır, vakit akşama doğru.
Tahta perde içinde, yeşillikler dolusu;
Bahçelerden gelirdi hanımeli kokusu.
Tek katlı, iki katlı; birbirinden aralı,
Kireçten badanalı; ahşap evler sıralı.
Cadde-sokak kaldırım yolları arşınlardık;
Guruplar gider gelir, dostları karşılardık.
Kız, erkek mesafeli ayrı küme halinde;
Edep, haya var idi muhabbetin dilinde.
Çay kenarı bir başka, aşıklar köprüsü var;
Çağlayarak akmakta, suların sevgisi var.
Kime sorsam bilmem ki, güzellik vergiliyi;
Nerde buluruz acep vefasız sevgiliyi?
Görmek için tek çare sokaklarda dolaşmak;
Kimin haddine düşer, sevgiliyle konuşmak.
Çocuklar posta gibi, hoş vakit geçirirdi;
Aşıklar arasında haberler uçururdu.
Köyden köye gezerek, meciler dolaşırdık;
Mecilerin sonunda çörekler bölüşürdük.
Eğlenceler hiç bitmez, her yer seyran olurdu;
Şehire ihtiyaç yok, köyde bayram olurdu.
Hele hıdırellezde salıncaklar kurulur,
Gençler kızlı-erkekli sağa sola savrulur.
Neler olurdu neler, bir baksak dünümüze,
Hatıralardan çıkıp gelelim günümüze.
Büyükşehire girdik, kaybetmişim yönümü;
Mahalle sizin olsun, verin benim köyümü.
Ne köy kaldı ne mera, şehir mi oldu sanki;
Duayla arsa olur, ormanda açma belki.
Artık hanlar kalmadı, yeller esiyor yerde;
Maziden haber veren eski hamam nerede?
Hükümet Konağı’mız hatıralar doluydu;
Cumhuriyet okulu Hendek’in sembolüydü.
Sıradan okul değil, fayda vardır bilmekte;
Cümle eşraf okudu o yıkılan mektepte.
Atamı serinletmiş, hep yanından geçerdim;
Meydanda çeşmem vardı, arada su içerdim;
Çeşme orda tarihtir varılmaz mı farkına;
Bir musluk çok görüldü canım Hendek halkına.
Dünden bize seslenir, yankılanır sedası;
Mahşere dek tükenmez bende Hendek sevdası.
Ne tarihi yapılar, ortada hal’i vardı;
Artık durun, ellemen, birkaç çınarım kaldı.
Mazlumoğlu değmeyin, her dalında anı var;
Çınar Türk'ün mührüdür bambaşka bir yanı var.
Kayıt Tarihi : 17.9.2025 13:01:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!