Hem aşık ediyorsun beni kendine sırılsıklam
Hem de şımarık bir çocuk gibi ha bire nazlanıyorsun.
Hem götürüyorsun beni aşkın pınarlarına,
Hem de doyasıya içirip hararetimi gidermiyorsun.
Hem sevdalı ela gözlerinle Mecnun edip salıyorsun çöllere,
Hem de Leylalığın hakkını vermiyorsun.
Hem sevdanın her türlüsünü her yerde savunuyor,
Hem de sevildiğini hiç mi hiç bilmek istemiyorsun.
Hem aşkın ormanlarında hummalıca volta atıyor,
Hem de sana şevkle eşlik etmek isteyeni kabullenmiyorsun.
Hem bu aşkın avukatlığını yapıyor görünüyor,
Hem de sevda mahkemelerinde hiç savunmuyorsun.
Hem bu yolun mahirlerine daim aşkı sevdayı danışıyor,
Hem de başına buyruk yaşıyor bildiğini yapıyorsun.
Hem bu aşkı sevda meclislerinde öve öve bitiremiyor,
Hem de bu uğurdaki çorbada tuzun olsun istemiyorsun.
Hem aşkın ateşten yamalı gömleğini giydiriyor,
Hem de tabib olup seni seven bu bedenimi iyileştirmiyorsun.
Hem ay hem de yıdız olduğunu iddia ediyor,
Hem de gecelerimi aydınlatmıyor gökyüzümü süslemiyorsun.
Hem uzun ve sıkıntılı gecelerde hoyratlar söyletiyor,
Hem de can kulağıyla bir sevdalı gibi dinlemiyorsun.
Hem sevdanın en güzel atına binmiş dörtnala koşuyor,
Hem de aşkın kaşağısıyla bu atı tımar etmiyorsun.
Hem rahmet yağmurlarının yağması için niyazda bulunuyor,
Hem de aşkın bardaklarına doldurup doldurup içmiyorsun.
Hem aşkın tarlalarını nadasa bırakıyor,
Hem de bereketli hasat alamadığından şikayette bulunuyorsun.
Hem bu sevdayı saban etmiş var gücünle çift sürüyor,
Hem de aşkın en güzel tohumlarını ekmiyorsun.
20/40/2006
Kayıt Tarihi : 20.4.2006 13:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!