Bir Pazar günü
Soluklandık bir restaurantta
Seçtim yine cam kenarı bir masa
Baktım yoldan geçen arabalara…
Kızımın, anne!
Yürüyorum hiç ardıma bakmadan
Ne sızı ne bitkinlik hiçbir şey hissetmeden sadece yürüyorum
Ansızın yüreğime bir bıçak batıyor
Çıkarmak istiyorum ama ayrılmaya niyeti yok gibi
Sırf inat olsun sırf itiraz etmek için yalnızca
Söylemeler gereksiz
İnsan cennetteyken cennetinde olduğunu bilmezmiş….
Anlamazmış hayatın nefesini
Hep aynı yerde kaldığını hissedermiş
Oysa evren gibi insanda dönmekte her zaman
Sen hep böyle kalacaksın, yanımda derken
Gözünün nemi kalktı usulca
İklimin yerini almış kör bulutlar
Birden akın etti damlalar
Her vuruşunda dağılmadılar
Hiç vazgeçmeden ordulaştılar
Gök birden griden siyah oluverdi
Ne ağaç kaldı ne de öten kuşlar
Bir köy düşünün
Tek görüntüsü dağ yamacı
Orda tüter bacalar
Ama dünyadan biçaredir insanlar
Düşünün ki çocuklar okumak için çırpınır
Ama elektrikten bile yoksundur
Zaman geçmese
Gün bitmese
Sen hiç gitmesen…
Her bayram, gelişini izlerdim
Beni duymasan da usulca dokunurdum sana
sensin ruhuma huzur veren
sensin bana dost
sensin bana yar
geçemem sensiz bir ömür
bulamam senin gibi sevgili
ey gönül etme bana şikayet
Kulaklarım ağır, burnum tıkalı
Ne çevreme ne kendime uyumluyum bugün
Gribin en zahmetli anını yaşarken bedenim
Müziğim en tutkun kendini bana yaslamakta….
Hafif faranjit nağmeleri eserken boynumda
Konuşmak yoruyor, susmak dersen hiç işim olmaz
Ormanda kayboldu taşım
Uykusuzluk ve bitmeyen yollar…
Ela nerdesin seni bekliyordum
Gözlerim yollarda sesin yok
Nefesini özledim..
Lügatımı ters ettin
Gök gri bir toz halinde
Kadının saçlarına esmeyi düşündü
Kendi sınırını aşmış,
yürürken düşünceliydi kadın
Eteği savrulurken rüzgarda
Ilık nağmeleri süzüldü bacaklarına…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!