Haylaz bir kızdın sen,
Annesinin kırmızı rujunu sürmüş dudaklarına,
Topuklu siyah ayakkabılarını da geçirmiş küçük ayaklarına,
İlla yürüyecek
Cakkıdı cakkıdı vuruyor topuklarını yere,
Etrafına bir de şuh bakışlar atması yok mu?
Haspam pek de şirin,
Üfleyip püflüyor beklerken,
Sinirli bakışlar atıyor babasına,
Elini sallıyor, 'nerdesin sen', diye
Yoruldum seni beklerken...
İnce bir gülümseme dudaklarında,
Ne yapsın ilk buluşması daha.
Annesi yemek masasını kurmuş,
Şamdanlar yanıyor,
Kavalyesinin kolunda bizim haylaz.
Evine gelmişti adam,
Karısı da evinde yorulmuş,
Akşam yemeğini hazırlamıştı ona.
İlk tanışmalarından beri hep sandalyesini tutardı adam,
Ve yine tuttu sandalyesini.
Çok mutluydu adam,
Bir haylaz kızla evlenmişti.
Ve ondan, onun gibi bir haylaz kızı olmuştu.
Tıpkı annesi,
Aynı yapmacık sinirli tavırlar,
Hmmm, diyerek el sallamalar.
Yemek biter, beraber dizelerdi bulaşıkları makineye,
Sonra nice aşk dolu saatler geçirdikleri kanepeye otururlardı.
Göğsüne yatardı hep,
Adam da saçlarını öper koklardı.
Artık bir üçüncünün de yeri vardı orda,
Kucaklarına yatardı haylaz.
Anne babasına bakardı, gözlerini dikerek...
Kayıt Tarihi : 15.2.2011 20:26:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!