Hayat'ın kıyısından... Şiiri - Erol Açıyba

Erol Açıyba
9

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Hayat'ın kıyısından...

Eskişehir, serdar sokak, 13 mayıs 1954, perşembe…
Ankara, batıkent, 22 aralık 2002, pazar’dı...

Zaman’a.

Günün ilk ışıklarını alırdım ellerime, turuncu, aceleci
çehremde birikirdi bütün kahkahaları, eskişehrim’in
-halam da bilir- babaannem bakar bakar, noktalı yeşil gözleri:
“bahtından da gül yavruuum! ” derdi
serdar sokağın akasyaları süt renkli

Islak Amca’nın camını nasıl kırmıştı ama, şu eşsiz rövaşata/m
kızı nermin –benim değil ablamın arkadaşı- yaşıyor mu
hüzünsarı o bakış, kapı komşum cengiz nasıl, neden öldü:
külmozaik sundurma, aynalı yatak oda, kiracılı ev onbeş numara
serdar sokağın akasyaları süt renkli

İlkokulum dumlupınar lakin, güzel gözlü değildi yalnızca, o gözlüklü kız
vallahi âli’yi sevmedi hiç, beni sever/di, açılamadık, bulsak sorarız
annesi bir şey demez/di aslında, -fatih’in korkaklığı başka bir şey değil-
devre arası, demlenmiş kuru fasulye hatta ıspanağı da bitirsek, yumurtalı…
serdar sokağın akasyaları süt renkli

Kız kardeşlerim oldu yine, sonra… sizin neyiniz vardı pardon!
çocuk heyecanım dışında bir katkım olmadı tabii, evet, evet çakır ebe’nin işi
hadi canım, hiç mi düşürmediniz kardeşinizi –güleyim hah hay! -
hiç mi yok yani sandalyenizde, eşiğinizde bir yara izi
serdar sokağın akasyaları süt renkli

Kanal’a yüzmeye giderdik her yaz, babama söylemeyin!
eskibağlar: önce çubuklu pijamaları dalardı karpuzun, ardında takipteyiz
ben nereden bilecektim, yüzme bilmediğini çerkes faik’in
elbet kurtardım onu, “erkek adam renkli takım tutmaz! ”
serdar sokağın akasyaları süt renkli

Kim demiş korktuğumu o gün, vespa’ya sorun, ben… atlamak istemedim!
vedat abim’in gölgesini porsuk’a bıraktığı yamaç, o kadar yüksek miydi sanki
halamın oğluydu o, hem mayom yoktu, hem başım da ağrıyordu biraz
yoksa daha yükseğe çıkar, dorukta gökmavi bir takla da atardım belki
serdar sokağın akasyaları süt renkli

Kendiydi tahrik eden -adaşım erol diyorum- yemin olsun isteyerek vurmadım
inanmazsınız, ilkaşkpembe mektubunu onun, götüren de bendim
avcundan uçurduğu öpücüğü sonradan aldı, o kız
ağzımız burnumuz kan, yine iyi arkadaşız
serdar sokağın akasyaları süt renkli

İşte, esir aldım seni hain: digay digay das digaaay!
altmışlı çocuk yıllar, “çetecilik susurluk’la başlamış”mış… kuyruklu yalan!
hangisidir bir sorun, en kahraman mahalle/en kuytu dünya/en bıçkın sokak
gül yenge söylerdi, anneme: “içleri konuşur da, sokaklar konuşmaz” bilmez misiniz!
serdar sokağın akasyaları süt renkli

Artık, mutlu değilim pek, bu yoksunluk, savaşlarla… şu insan teki…
sezen mi, ah yoksa, “kelimeler büyüyor-ken- ağzımda”: teoman mı dinlemeli!
duydum -serdar sokağın akasyaları süt renkli- ymiş, yine…
dumlupınar.., hani -güzel gözlü değildi yalnızca, o gözlüklü kız-
görüp bilen yok ama,.. … ….., söylenti işte…

Erol Açıyba
Kayıt Tarihi : 28.11.2008 13:05:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Que Sera Sera
    Que Sera Sera

    cok huzunlu...........iste bu yuzden fotograf albumlerimi bile karistirmam ben...hikaye benim olmasa bile huzunleniyormusum demek ki...ne tuhaf !

    umarim gozluklu kiz iyidir ...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Erol Açıyba