Yaşadıkllarımız ve yaşayamadıklarımız...
Hayat bu iki kelimden ibaret aslında.
Düşündünüzmü hiç?
Deneyimlerimiz,kazandıklarımız,başarı ve
başarısızlıklarımız,sevincimiz.hüznümüz...
Yaşadıklarımızın eseri değillermi?
Peki ya hep içimizde büyüttüğümüz,beynimizi bir kurt gibi kemiren
hatta kendimize bile itiraf etmekten korktuğumuz
yaşayamadıklarımız neler?
Yaşadığımız hüzünlerin,özlemlerin ve hayallerin arasındamı
sıkıştılar?
Hepimizin yüreğinde kapısına kilit vurduğumuz ve
yaşayamadıklarımızı mahkum ettiğimiz bir hapishane yok mu?
onları yaşanmışlıkların cezasını çeksinler diye en ağır cezaya
çarptırnadıkmı?
Oysa kendimizi hapsettik bu zindana biz
Yaşayamadıklarımız mahkum etti bizi,biz onları değil.
Tutsakken bazı yürekler birbirlerine
Çürümeye terkettik başka hapislerde.
Çıkarılmadan yargı karşısına,alınmadan savunmaları
Kesmedikmi bu cezaları?
Evet yaşayamadıklarımız
Hepinizin adına söz almak istiyorum dünyanın en acımasız,
en adaletsiz mahkemesinde
Sevmek_sevilmek,özlemek _özlenmek
Suçmu?
Hangi yargıç,hangi yasaya göre kesti bu cezayı?
İtirazım var bu karara da,bu mahkemeye de
Haydi kalkın ayağa hüzünlerimiz,yalnızllıklarımız.
Açıklıyorum son kararımızı
Yaşayamadıklarımızın karşısında,yaşanmış her türlü
pişmanlık ve keşkelerimizi
kalemi kırıp ölüme mahkum ediyorum...
Kayıt Tarihi : 17.1.2010 15:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Su damlaları… ( düz yazı )
bazen çok boş gelir hayat..anlamsız..manasız…amaçsız ve yaşamaya değmez…
hiçbir şey tat vermez insana…. insan hiçbir şeyden keyif alamaz,
yaşama sevinci, tıpkı göçmen kuşların terkedişi gibi terketmiştir yüreğini,
büyük bir mutsuzluk ve boşluk kaplar bütün benliğini,
en sevdiğin manasız gelir,en hoşlandığın şeylerden keyif alamaz olursun,
hatta keyif aldığın şeyleri yapmak bile gelmez içinden…
bu durum ruhun depresyonudur….zaman zaman yaşanılır…
sebep nedir diye kendi kendini sorguladığında kayda değer bir sebep te bulunamaz,
belki o gün seni bu kadar karamsar hale getirecek bir şey de yaşanmamıştır..
Ancak, bu durum aslında bir birikimdir,
hani damlayan musluğun zamanla bir kabı doldurması gibi bir şey...
bazen kendimizi farkında olmadan ihmal ederiz…
heveslerimizi…hoşlandıklarımızı..sevdiklerimizi öteleriz ya…
işte maneviyatımızda musluktan damlayan su damlacıkları bunlardır...
böyle zamanlarda bu durumdan kurtulmanın en güzel yolu yalnızlık değildir,
tam tersine sevdiklerimizle daha çok beraber olmak,daha çok hoşlandığımız şeyleri yapmaya zaman ayırmak,
ve hayatı daha sevimli görmeye çalışmak,
yani hayata her zamankinden daha fazla sarılmak zamanı gelmiştir…
zira bu sinyalleri dikkate almazsak eğer mutsuzluk zamanla kronik hale gelebilir…
Hayat kısa bir zaman dilimi aslında,mutlu ve keyifli bir yaşam dileğiyle…
TÜM YORUMLAR (6)