Günden güne yitiriyoruz insanlığımızı.Akşamın kara örtüleri çekildiğinde üstümüze,kapanıp kendimize,ağlayan şiirler yazıyoruz.Yalnızca ağlamak mı yapmamız gereken,düşünmeden hiç..Sevginin tutsaklığından kurtarmış sayıp kendimizi nice mutlu şarkılar söylüyoruz bazen.Buna da yıldızlar izin vermez oluyor sonbaharlarda.
Büyüyoruz elimizde olmadan.Çocukluğun hayalleri,geçmişin düş kırıklıkları oluyor çoğu zaman.Geçmişe özlem yarası kanıyor küçük bir florya kuşunun kanadında.Eskinin yaldızlı bayram günlerinden aşırıp çocukluğu,çekiyoruz içimize bulutlara karışmış umutlarımızla...
Gülmeyi sindirmemişken içimize,hüzün denizlerinde kayboluyoruz.Hiç gelmemiş sevgiliye mektup yazarken evin koyu karanlıklarında annemiz geliyor aklımıza.Devlerin açtığı çukurlara düşüyor gözlerimizden akan yaşlar.
Ölümün masmavi çekiciliği beliriyor aynalarda.Hiç barışmamışken küskün gitmek hayata,koyuyor adama; güne alışıyoruz birdenbire.
Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum
Mavi denizlere mor dağlara karşı
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum