geldi üzüm mevsimi
sıcaklar peşimde karanfil
serin bir gölge gördüm gölgenin içinde
uyku uyusam mı gündüz gözüne
bilemedim
her gözün içinde sırrı düşmüş bir ayna
aynalara baktım uyanık bir sessizlik kol gezmekte
gittikçe artan suskunluğun içinde çoğalan çorak düşler
düşler mi yalan gerçekler mi
soramadım hiç karanfil
gel bir yol seçelim kendimize
yollardan sonra huzurlu bir kent olur mu sence
şöyle mutlu evler ve keyifli balkonlar mesela
zengin meyve bahçeleri bahçelerde gezinen
tavuklar horozlar hindiler
ve serinlikte kıvrılmış uyuyan minnoş kediler
sahibiyle köşe kapmaca oynayan canıma
can katan havlamalarıyla
canım dostlar
ve sağda solda açmış terütaze papatyalar
çiçek dökmüş ağaçların altında
evcilik oynayan huzurlu neşeli çocuklar
ne hoş bir tablo olurdu değil mi karanfil
düşünsene
şehir yalnızlığı çökmüş sokakları ararsan yok
hüznü elemi besleyen kimsesiz kurak bahçelerde yok
yok yok işte karanfil
her şey doğallığında çok uyumlu
............
şu yüzüme
acıyan üzgün bakışlarını çek karanfil
içim kaynayan kazan kalbimse
incinen yol ağrısı
anladım hayali bile yitik bunların
bizler yanlış zamanların bozuk yolların
aşınmış kırık yol taşlarıyız
bak üstümüze tüküre tüküre geçiyor yıllar
koş mendil getir karanfil
(mendil ne gezer artık yok! yok!)
pardon pardon
peçete getir
..........
05082024
05:36
Kayıt Tarihi : 20.9.2025 17:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!