ben sana geliyordum,
yalandan bir özür dileyerek
ve seni severek.
oysa sen ona tutsak.
umut bulut,
yağmur,
'Firarda zehir zemberek sözler,
bir yangın ortasındayız,
su benim,
ateş ben...'
Söz geçmiyor kalbime,
Güneşle birlikte bir gül açıyor
kıpkırmızı yüzüyle uzaklarda.
Pembeleşmiş teniyle
bir büyücü masal anlatıyor
sihirinin yokluğunda.
Şiir yazıyorum ben,
belki de yazdığımı
sanıyorum.
Karalıyorum birkaç satır
gözlerim uyumadan önce
gece yarıları.
Hoşgeldin bebeğim
gel şöyle yanıma otur!
Çoktandır görmedim seni,
özlemişim.
Belki sen de özlemişsindir.
Dur! bir de sigara yakayım
Bana uzak bir şehirde
üzerine yağarken yağmur
ne garip ıslanan benim.
Bir yelkenim gemiye hasret,
yağmur altında gemi suya…
Özgür bırak sözcükleri,
bırak, karanlık bir gecede
sessizce dökülsünler kağıda.
Görmeden yazılanları, düşünmeden,
en önemlisi hatırlamadan bir önceki satırı
yüreğinle emrederek ellerine.
Özlüyorum seni delicesine!
özlem,
gözlerimden dökülen yaşlara dönüşüyor,
akıntısına alıyor ikimizi
ve götürüyor sessizce,
bilmediğimiz bir denize.
Fikrime bulaşan bu zehir
niçin siler dostları
hanemden bir bir,
ve ikide bir
temcit pilavı gibi sunulan bu aşk
daha ne kadar sürebilir?
Hatıralar odamın her yerinde...
tozlu resimler duvarlarda...
Şiirler...
Sanki avuçlarımın içinde büyüyorlar.
Saat üçü çoktan geçti!
İnsanlar en güzel anlarında uykularının.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!