ERZİNCAN
Yüksek karlı dağlar dört bir yanında
Soğuk pınarların vardır ERZİNCAN
Yiğitlik mertlik senin şanında
Dokuz ay dağların karsın ERZİNCAN
Yokluğun kölesi olan bedenim
Kahrolmuş olarak,gitti sürgü (ne)
Kime isyan eder naciz bedenim
Horlandı kendini attı sürgü (ne)
Yarattığın eser gözler önünde
Bir yeşillik abidesidir o mekan
insanda hazır olmalıdır an be an
Ansızın gelen sakinlerini o dar mekan
Karşılar,ya köz ile ya gül ile makberan
14.12.2007
Ağlayan gözümden akan gözyaşım
Senin hasretinle hicrana döner
Yokluğundan yerde kalan şu naşım
Senin hasretinle toprağa döner
Bir zaman meçhule bakan o gözler
Yüksek yalçın tepe,olmuş mekanın
Süzülen kekliğe,kurşun sıkanın
Mazluımun elinden,av'ı alanın
Harami yolları,kesmiyor artık
Namussuz iş bilen,öttürür boru
Yalvarırım Rabbim tut ellerimdem
Mabudum tek sensin ses ver gönlümden
Bu naciz kulunu vurma kalbinden
Yalvarırım sana tut ellerimden
Susamış yanıyor su serp gönlüme
Gözler süzüldü dişlerin döküldü
Saçların ağardı belin büküldü
işven kalmadı edan çürüdü
Hanamı harap ettin sevdigim benim
Selülütler çıkmıştaşar yanlardan
Ne yiğitler yetişti,bu vatan otağında
Ne höllükler belendi,analar kucağında
Şimdi çakallar yatar,Aslan'ın yatağında
Mübarek bildiğimiz,Peygamber ocağında
Hasan KARABAY
senden beklediğim,açık sözlülük
sırrını benden hiç,saklayamazsın
bu yuvaya ister,kalpten özlülük
Günahını benden,saklayamazsın
Ben bu kadar asi,olmadım sana
KARSAÇLIM
Kar saçlım; hüzün çökmüş o buğulu gözüne
Ilık ılık damlarken yaşlar güzel yüzüne
Bir başka yağar bugün, sağnak sağnak yağmurlar
Kar saçlım, meleklerin ellerinde damlalar
gönül nedir bilene gönül veresim gelir
1.nihavend makamı bir sadeddin kaynak eseri. insanı bir miktar kıllandırmıyor değil hani.
gönül nedir bilene gönül veresim gelir
gönülden bilmeyene hissiz diyesim gelir
aşk nedir sevda nedir bunu bilmek gerekir
bunu bilen aşıkı her gün ...