Deryâda bir gemi sessizce yürür,
Gömerek sonsuza gamlı başını;
Açar da rüzgara kanadını hür,
Derinlere salar ölüm taşını.
Bir hayal gemisi, sular ve izler...
Her buudu erit, ebed hecele,
Yerde kuşan, yıldızlarda gecele...
Uzlet, sönük dağları enginlere yalayış,
Makber fısıltısıyla sonsuzluk mayalayış...
Bir şarab ki cam değil, deryadan bile derin,
Akıllar üstü akıl duygusu içenlerin...
Çeşmine nakış vermiş, gönlümü süsleyen el;
Bakış aynadan parlak, ayna bakıştan güzel...
Gönül, varlık dağında bir kuş, yandıkça büyür;
Kevni öpüş, âlemi zülüf sandıkça büyür.
Göğe nur bağlayın toprağa kanat,
Vecdime üst penâh olsun katınız;
Sonsuzluk kutbunda devvar kâinat,
Gözyaşı bûsemle süslü tahtınız.
Bendiniz bendiniz ah kemendiniz!
Bir rüzgar mekana, zaman ötesi,
Yıldızlar uzatır, meltemler eser;
Yerin âsumana vuran nefesi,
Alevden kubbeler, nurdan kubbeler.
Ufuktan toprağa bir ruh akar da,
Âhenk, esrar ve akış,
Yerde çizgisiz nakış;
Mekân üstü bir hicâb,
Semâ renkli perde kış.
Sarınca menzili kar,
Bu deniz zamanın köhne tasında,
Bir ömür sancıyla kıvrandı durdu;
Simsiyah sis oldu, sindi yasında,
Vecdinde çırpındı, taştı, kudurdu.
Engin bir geceyi dinlerken berrak,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!