Sen çaydın ben ise şeker.
Her seferinde dayanamaz, erirdim ateşinden.
Bazı insanları o kadar çok severiz ki onları putlaştırırız.
Artık onlara tapmaya başlarız.
Kalplerimiz taş olana kadar.
Onlar hayatlarımızdan çıktıktan sonra anlıyoruz,
Kalplerimizin mühürlendiğini
Doğru ile yanlışı birbirine karıştırdığımızı.
Sen akreptin ben ise yelkovan.
Sana dokunabilmek için saniyelerin geçmesini beklerdim.
Bazen o ıslak dudaklarına dokunmak istediğim anlar olurdu.
Lakin saniyeler sen olurdun.
Ben ise zamansızlık tünelinde bir boşlukta hissederdim kendimi.
Benim dünyamda zaman bir farklı akardı eskiye nazaran.
Bütün yollar sen
Geziyorum gece gündüz demeden.
Yüreğimde, sana ait bir şeyler var
Gel artık bir İETT’yle
Dört mevsimdir,
Seni bekliyorum
Gözlerimizin odak noktalarının kesiştiği anlar olurdu
O anlar ne güzel anlardı
Gözlerimde yıldızların kayardı
Gözlerindeki evrende, başımın döndüğü, ayağımın yerden kesildiği anlarda
Bir ilaç gibi karışırdın kanıma
Kalbimin derinliklerine, çok derinliklerine gözlerinin rengi düşerdi
Ey güzelim ağaç, mevsim sonbahar değil ama,
Yapraklarını sarartmak isteyen nice insanlar var meydanlarda.
Biliyorum canın yanıyor,
Susuyorsun bir şairin ağlayan kalbi gibi.
Susuyorsun yüreği yaralı bir ceylan gibi.
Akşam rengini kızıla boyamakta,
Hayatımda hep yağmur var.
Çoğu insan yağmurları neden sevdiğimi sorar.
Çünkü ben yağmurun çocuğuyum.
Yağmurlu bir sonbahar gününde gözlerimi açtım dünyaya
Yağmurlu, sağanak bir sonbaharda, ilk soğuğu yüreğimde hissettim.
Yağmurlu bir günde sokakta minik kediyle tanıştım.
Kimi zaman hayatımızda arta kalanlar, sadece bir kurumuş yaprak olurç
Bazen kurtulmak isterdik, ondan.
Bilmiyorduk ki; o yaprakların
Verdiğimiz nefese,
Kalplerimizin ritimlerine yön vereceğini
Hepimiz gök kuşağının çocuklarıydık.
Bazen bir ışık kümesi olurduk,
Birleşen renklerlerimizle.
Mesela ben kırmızı olurdum
Sen mavi
O yeşil
Bu ülkede ağaçlar giderse
Kuşlar gider
Güneş gider
Bulutlar gider
İnsanlarda gider
Sen de gidersin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!