Yüce dağlar karlı olur
Heybetli her insan gibi
Dertleri yüksek
Karla dolu saçları
Halini sordum dağlara
Hızlı hızlı gidiyorum bir yolda
Bir tek anım yok bana ait
Ne gün batımı kızllığı ne gündoğumu
Bir meçhulden bilinmezliğe
Sırtımda bir hammal yorgunluğu
Hurdalıkları severim
kullanılıp atılır bir kenara
Belki bir pas lekesi
Belki ihtiyaçların sona ermesi
Her birinin üzerinde bir toz kalkanı
Silkelense kullanılacak gibi
Akşama kadar sıcak boğar
İKİNDİ vakti yağan yağmur serinletir
Çiçeklerin kokusu
Ve hiç bir şeye değişilmez toprak kokusu
İlkbahar gelir semtime
Karların altında sıkılmışlıktan
İlkbahar özlemi gibiydi sana özlem
İnatçı bir kışın ardından
İçimde inanılmaz sıkışıklığa rağmen
Güneşin batışına son kez bakan dam mahkumu gibi
Çorak toprakların susamışlığı
Yetim bir çocuğun anne özlemi gibi
Sonbaharda ekilirmiş tohumlar
Karın altında sancı büyütürmüş tohumları
Hevesle tutunur yaşama ölümcül kışlarda
Küçük ama yüreğinde bahçe saklı tohumlar
Sen benzersin bir ilkbahara
Her çiçek muhtaç değil güneşe
Gölgede büyür ortanca çiçekleri
Zindanlarda bilgeler yetişir
Yağmurlar yabani çiçekleri büyütür
Ağzına attığın karanfil gibidir
İnsan ömrü akar yollar gibi
Kimi virajlarda, kimi yokuş, kimi düzlükte
Kimi karlı yollarda, kimi güneşli
Kimi ise yol kenarında otostopçudur
Kendilerine yokuş çıkartıcak arayışta
Kimi ise yol kenarında esnaf tabelasıdır
İnsan doğar anadan yalnız
Kalabalık toplanır etrafına
Kalbalıklar içinde yalnızlık
Güven duygusu arayışında
Beş parmağıyla sarar bir parmağı
Bir özlem Di sadece
İstanbul rüyası
Boğaz külrüsünğ izlerken tıkanır
Tıkanmış sancılarım
Belki bir gün Ümraniye nin kasvetli
Birgün bağdat caddesi hovardalığı



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!