Yangın var bu sokakta...
Öpülüpte kapıya konmuşluğum,
Elektrik direklerini vurmuşluğum
Virajını alamadığım bir kadını
Sevmişliğim var...
Bir oyun parkının salıncağında unutuyorum çocukluğumu
Ben büyüdüm mü anne?
Yoksa sen mi öldün?
Elim, elin kokmuyor artık
Yanağımdan silinmiş attığın
Gözlerimi kapattım.
Çünkü aklımdan geçenleri ancak o zaman görebiliyordum. Önce annem geçiyordu son sürat, ardından babam, sonra dostlarım, sonra dost bildiklerim, sonra günahlar, sonra kadınlar...
Aklım bir sırat köprüsüydü ve düşündüklerim yüz kilometre hızla geçiyordu. Ben günahtım gözlerimi kapattım. Aklım yeşil bir trafik ışığı gibiydi, kimse kalmadı...
Yalnız kaldığında, daha bir yabancı oluyor insan kendine. Birde perdeler kirli olmasa, birde pencereler buğulanmasa daha bir sıkı sarılacağım hayata ve diyeceğim ki;
Bazı erkekler doğduğunda farkına varılmaz..
Yirmi üç yıldır yaşamaktan yorulmuşum, az önce fark ettim.
Bir ayağı çukurda 1976 model Chevrolet marka bir otomobile sırtımı dayamış, nefes almaktan yorulan ciğerlerimi suluyordum.Hava gri ve sıkıcıydı.Güneş doğmak ve doğmamak arasında karar verememiş olmalıydı ki, ay çiçekleri boynu yarı kırık bir şekilde ayakta durmaya çalışıyordu.Ben terlemek ve terlememek arasında gidip geliyordum ve yorgundum.İhtiyacım olan, bana gökyüzündeki yıldızları saydıracak bir yatak, içimde ki boşluğu dolduracak bir şişe Jack Daniels ve benim yorgunluğuma mola verdirecek, beni içinde saklayacak bir kadındı..
Ses bir iki üç deneme, Allahım beni duyuyorsan öldür lütfen.. diye geçirdim içimden.
Hoşuna gitmiş olabilir bir kadının göğüsleri. Hatta gözlerini kalçalarında unutmak bile istersin bazen. Gözlerine bakarken aptala dönebilir, eli yanlışlıkla eline değdiğinde bacakların titreyebilir..
Bazen ne düşündüğünü bilmek istersin delice. Aklının içinde bir hücre olmak, dudaklarına değdirdiği sigara olmak istersin. Soğuk bir gecede, televizyonun karşısında burnunu boynuna gömmek, sonra insan bir koku da bu kadar huzurlu nasıl olabilir ki diye düşünmeye koyulursun, uyuya kalırsın...
Tahrik edebilir seni vücut hatlarını belli eden dar kot pantolonu. Bilmelisin ki; bir kadının merhameti, bütün yatakların sıcaklığına bedeldir..
Bir nefsinin olduğunu düşünmelisin. Kaybetmenin ne olduğunu hatırlaman gerekir...
Tecrübesizim aşka karşı.
Nasıl sevilir,nasıl sevinilir hiç bilemedim.
Akışına bırak,o yolunu bulur tavsiyesinde bulundular.
Uyguladım ve hep akışına bıraktım,sürekli acı akıttım hüzün akıttım..
Nedense hiç mutluluğa akıtılamadım,
Huzurun koynuna düşürülemedi adım..
Benimle el ele tutuş, sonra güneş tutalım, ay tutalım, balık tutalım...
Biz seninle bir dünyayız, göğüslerin biraz bana Uzakdoğu. Dudakların oldukça kuru, dudakların oldukça Afrika. Nemlendirici bir yalanla öpüyorsun bazen beni, gözlerimde yağmur ormanları oluşuyor. Gözlerim gördüklerinden dolayı biraz Vietnam...
Körpe bedenin kaç tane harp gördü?
Kaç ön sevişmeye arka plan olarak kullandılar seni?
Sustu, sokakların sireni
Rüzgar sevgilime ambulans çağır...
Çıktı insanlığımın çivisi,
Allahım affet beni..
Sensizliğin bana hediye edildiği
Sen uyuyunca
Rüyaya dalıyor dünya,
Huzurla tanışıyor sokaklar,
Caddeler sızdırmıyor geceyi
Kaldırım kenarında ki mazgallardan...
Gökyüzü daha fazla kirlenmeden,
Meteoroloji uçaklarını düşürelim mi?
Güneşi bağrımıza basıp
Bulutlara siyahı öğretelim mi?
Doğayı sevince,
Mikail de bizi sever mi?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!