Kalbimiz de imla kurallarından sınıfta kalmış bir sevgi,
Dudaklarımız da teneffüsü kısa kalmış suni bir öpücük,
Ellerimiz malulen emekli olmuş bir tabanca,
Saçlarımız da köpüklü bir kış,
Sesimiz de siyahi ırkçı bir isyan...
Bir hayatın yükü var omuzlarımda,
Birde yetmezmiş gibi,
İki tarafında birer melek çalışıyor,
Biri seni yazmakla yükümlü,
Biri beni yazmakla..
Paslandık..
Tanrının bize sorduğu soruya pas dedik,
Çünkü aşktı,
Çünkü geçti,
Çünkü erken kalkamamıştık...
Anne,babam çok iyi bilir
Çenesinin yorulmaması için
Bir zenginden dayak yediğini.
Elbet bende bilirim bir puştun karısını düzmeyi,
Ama
Artık kuşlar da özgür değil ki..
Sen bu şehirden gittiğinden beri
Hava durumundan bahsedilmiyor,
Tüm şehrin gözleri, gözlerimde
Soyunuyorum üzerimde ki insanlığı,
Gülüyorum
Çiçekler açıyor şehrin batısında,
Dün gece on ikiye çeyrek kala,
Saçları ilgisizlik hastalığından dökülmüş
Bir hayalin gölgesinde gördüm adını,
Üşümemesi için dudaklarımla örttüm üstünü..
Hissettin mi?
Tam olarak dün geceydi,
Az önce bir şiir düştü penceremden içeri,
Yaralı ve devrikti.
Boylu boyunca uzandı,
Etkisi henüz kaybetmemiş
Sentetik kokan ellerime..
Eğer bir gün beni hatırlarsan ve elin telefonuna giderse
Numaramı unutmuş olacaksın, üzülme.
Elin gardırobunun çekmecesine gidecek,
Numaramı ilk, üzerinde gök kuşağı olan küçük telli
not defterine yazdığını hatırlayacaksın,
Bir kaç adımlık mesafede dudakların da tuttuğun sigara ilgisizlikten
Beni götür..
Beni gittiğin her yere götür istedim. Gerekirse bileğine bileklik, saçına toka, boynuna kolye, ayağına ayakkabı, kulağına küpe yap, gocunmam...
Ellerimden tutma, sarılma, arkadaşlarına bu benim sevgilim deme, yanındayken herhangi bir sıfatım olmasın sorun değil, darılmam...
Nefesin yap, sevabın yap, günahın yap...
Saçlarının siyahlığı,
Kara bir haber mi?
Törpülenmiş bir sevgiye gerekçe gösteriyorum seni,
Alın yazının doğusunda mor bir tümör hayat...
Kansere yenik düştü hayallerim,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!