Bir kaç parça üst baş, eskimiş bir palto ve de ceketim..
Küçük bir el çantasına sığdı her şeyim
Tek tek gezdim evimin odalarını
Kitaplarıma ve çiçeklerime son kez göz attım
Pencereden dalıp dalıp sokağa baktım
Bir daha görür müyüm bilmem
eriği dalında
tarlada domatesi, karpuzu
Bir daha böyle güzel açar mı erguvanlar
ovalar kekik kokar mı
dere kenarları donanır mi yarpuzu
Dinle evlat
Otur şöyle
Sana anlatacaklarım var
Dertliyim duyguluyum
Tepeden tırnağa doluyum
Ben kalbi kırık bir Anadolu’yum
Varsa sözün söyle
ne varsa içinde hayata dair
Benimki sadece yazma cesareti
insana dair...
Kısaca
ben ŞAİR...
Tıpkı bir yaprak dökümü gibi Eylül
Acı ev ev dolaşıyor bu aralar
Bak bir ölüm daha çaldı kapımızı
Bir kandil daha söndü
Bak bir ocaktan daha tütüyor dumanlar
Hüzün bir iklim gibi sarmış onu her yandan
Başı önde, düşünceli etrafa aldırmayan
Izdırap kasıklarında sorsan bana bir adam
Adıyla hem namıyla O benim Babam
Bir gün onurlu bir veda ile gideceğim buralardan
Baş açık yalın ayak
İçime bir memleket sığdırıp
Ardımda bir memleket bırakarak
Yüzümde bir mülteci burukluk
Bazen söz biter kelimeler anlamsızca bir boşlukta raks eder
Bazen zaman dürülür bir an ömre aks eder
Gün olur şehadetle ihanet ters yüz olur
Unutma her ölüm bir vedayı, her sevda bir vefayı hak eder
Gurbetteyim, içimde bir akşam mavisi hüzün
Efkarlıyım, içimde cam kırıkları
Bir veda seansına takılı kalmış yüzüm
Elimle bastırıyorum hıçkırıkları
Sen hiç yalnız kaldın mı kendinle
İsterdim sert esen bir rüzgar gibi
Bu kış gününde yüzüme vurmasın deli ayrılık
Ipıssız denizlerde uçan martılar gibi
Bilinmez bir meçhule demir atsın zaman bir anlık
İsterdim yaban ellerde aşina çehreler gibi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!