Tarifsiz, sıkıntılı bir günde ışığa karanlıklar bulaştığı kısır bir zamanda Van'ın bronzlaşmış gölgesiyle buluştuğu zaman, kabuğu kırık bir lisan olarak güneşe tebessüm etmesiyle düşer hengameli cihana. Kıvılcımlar saçtığında maviliklerde kulağına üç kez 'acı' fısıldamışlar, acıyla yıkamışlar, acıyla uyutmuşlar ve acı olmuş adı. O gün bu gündür, acı yazar, hüzün çalar ulu orta dünyada.
Biri susar, biri başlar
Her şey parmaklarımın ucunda,
Bütün sorular…
Alnıma çalınan çizgiler,
İki dirhem özlem,
Beynimin sol tarafını zehirli akreplerle geçiriyorum son zamanlarda, acımtırak göz yaşlarım hemzemin geçitlerinde yıkılan nemli mahpus duvarların sırtını tırmalamakta, genzimi saran sokak köpeklerin kokularını hıçkıran kargalarla azat ettim, azat ettim köpeklerimi, beynimin nemli kentini nergis renklerine boyayan rutubetli sesler düğümlenirken avuçlarımda akıp gelen terli kanımı içiyorum... La hevla ve la kuvetti...
Karanlığın rahminde telaşıma yarasalar eşlik ederken önüme çıkan cüsseli cesetler yoluma dizilen uğursuz kedilerin ciğerlerini parçalıyor, kadın şehveti tenimi lime lime dikerken kaldırım taşlarına su döküp içiyorum, bozguna sürgün edildim, sakalım kirden kararmış, tatlı rüyalarımı kediler istila etmiş, zulmün nemli coğrafyasında kendimi çamurun memelerindeki süte vurdum, ışıksız beş yıldızlı kuytulukların çocukları iflahım olmaz, parlak şehirde parmağını emen korkunun üşüdüğü geceyim ben... Tebbet ye da ebi lehebim ve teb!
Çıplaklığım üzerine doğru esen isli cehennem, dinle ve kork gözlerimde büyüyen hücrelerde, acıdan ve çığlıktan, ve merhamet dile annenin göğsünden içtiğin kutsal adaletten, merhamet dile uykunda panzehiri dolaşan damarlardan, ben yokken sana eşlik edecek olan merhamet askerleri takılacak peşime, hadi takılın peşimdeki cümlelerin cehennemine...
Ayak bileklerime dolan hırçın nil nehri kumsallarını adımlıyorum soğuk ve ıslak, tanır beni din aşikarları, sentetik terli kadınlar, tedirginliğe hesap vermek zorunda kalan şeytanlar, kibir sahibi filozoflar, hadi takılın peşime söz büyükleri... Zamanın uzun sözcükleri benim, ruhumun salyalı köpekleri takılın peşime, köhne Kadıköy sokakları...
Güneşin doğmadığı ceketimin astarında gizliyorum seni asmanım, delikanlı el öpmez hırçın bir devrimciyim ben, seni anlatamadığım sözcüklerimi intihara sürüklüyorum şimdi, isabetsiz nutukların tanrılarına kurban ediyorum cümlelerimi, yüreğin kentine mesafe koyan şiirlerin diliyle konuşmamaya yeminliyken, suretim sırlı cümlelerde şüpheli, dilim sesine koşar...
Yazdıklarımın kahrına süsler adasam da yakası kirli bir gömlektir üzerimdeki, yıkasan da çıkmaz, yeni bir günde yeni bir dünyada özlediğim televizyon dizlilerinde seni görme düşüyle devşiriyorum gül bahçemi, mum ışığı yetecek oysa sözcüklerin yetmediği yerde, ben bu engin kıvranışta gözlerinin değdiği köşeciklerde ellerin gölgesiyle göçüp gitmeye razıyken, saçlarının kıvrımlarında ufalanan dünyanın çölüne benzetirim gecelerimi...
Latif bir kamadır kanımda dolaşan,
Alaza boyanmış kehribar kokusuyla,
İlmik ilmik boynumun mecmuasında,
İki ince tel dolaşır hükümsüz,
Esmer bir kamadır kanıma bulaşan,
Namlusuna dokunurken gözlerinin,
Şerbet dökerdim gecenin ayaklarına,
Mütemadiyen...
Ardışık şiirlere idam satırları dizerken,
Kevgirli hayatlara diş bilerdim...
Mühürsüz...
Kapalı bir kutu benimkisi,
Hissedarım müşkül bir ıhlamur yaprağı,
Yan yana dizilmiş sarmaşıklarla,
Evvelime tükürmekteler,
Ezilen bir halka belimdeki,
Tıknaz çocuklara gebe dul kadınlar,
Sessizliğe gömülmüş bir düş
Gölgesinden daha gölge bir güneş
Hiç unutulmak istenmeyen hayatlar
Yad edilmiş kıvrak özlemler
Bir solukta susamaktır beyazlığın tok ahengi,
Bozmaktır yeminini durdukça dünya akşam vakitlerinde,
Kaybetmek ve sonra kırmızı yazmaktır gökyüzüne,
Sınamaktır aşkı her gece nafile zamanlarda,
Saatler denizin şehvetine kapılırken,
Yol yordam bilmeyen gölge çizmektir fantastik sokaklara,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!