Savruluyorsun çelimsiz rüzgarlarda
Sanki hiç yokmuş gibi
Sonbaharın ortasında yürüyorum
Mazi aklımda mı? Gönlümde mi? Gözümde mi?
Görüyorum ama bilemiyorum,
Yorgunluk mesele değil aslında
Ve yaşlanmışlığım yaşımın otuz dördünde
Sorun değil baktığımda
Ve gülmem yanlışlığına
dünyanın serencamına heyecanla...
Şehir
Her zaman çıngıraklı bir yılan gibi
Zehir zerkediyor yüreğime
Arınmış bir derviş gibi
bütün hülyalarından
Ansızın çıkmıyorlar
her yer de vurgun
ne kadar vurgun geziyor yollarda
şehir bu kadar vurgunu nasıl kaldırır
yalın bir sıkıntıdır bu yaşanan
gün ortasında
Yaprakları dökülmüş ağaçların arasında
Kıyametler kopuyorken
Silahlar insan öldürüyorken
Şehre Kar yağıyor...
Yer yarılmışken ve
Ne şehir önemser,
Ne yağmur anne
Rüzgar eser,
Mesela bir kuş yuva yapar
Dalgalar kumları döver
Sakince
Bütün insanlar bunu soruyor sanırım
Ya Rab, nereden kaldı bana bu yalnızlık?
Neden yapayalnızım
Sonbaharın sararmış yapraklarında yalnız
Baharın çiçek açmış kırlarında yalnız
Hep değmezler çıkıyor karşımıza
Hep değmezleri yaşıyoruz
Neden değmiyor duygularımız?
Ahir zamanda hiç bir insana...
Eylül biraz yeşildir aslında,
İnsanlığın katili İngiltere'nin
Mazlumlara
insanlık, demokrasi dersi verdiği bir yersin dünya
Anla ne kadar tuhaf olduğunu…
Ve anla neden çıkmaz doğruya
anlamsız yolcuğunu...
Ben istedim diye böyle olmadı
İnanmazlar söylesem
Bir sabah kalktığımda değişmişti dünya
Dağlasa ne fark eder
O meçhul memleketin hasreti



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!