Vakti geldi ayrılığın...
Yaşananları yok farzetme zamanı şimdi.
Başlangıcı uzun, yaşanması kısa, unutulması meçhul zamanlı yaşananları.
Hiç karşılaşmadık farzet,
Konuşmadık,
Dokunmadık,
Üşümüşlüğünden kurtulmak için sığındığın yüreğimde,
Ateşi icat ettin,
Ve gittin…
Rengarenk yüzle dolmuş yaşadığımız cihan,
Dolaştıkça gözlerim, nice insan görürdü.
Sevgi, saygı olsaydı damarlarda akan kan,
Acı veren insanlar kansızlıktan ölürdü.
Ben mi zamana tersim, zaman mı bana uzak,
Yerin yanımdır desem,
Canın canımdır desem,
Ayaklarında ölsem,
Farkına varır mısın?
Yapı benimdir desem,
Dünyaya bebek masumiyetiyle geldiler,
Tertemiz, öpülesi eller.
Büyüdükçe beden, büyüdüler ve büyüdükçe de küçüldüler.
Kirleri toprağa düşürmediler,
Suya vermediler.
İçlerinde biriktirip, onlar da kirlendiler.
Gerçek yüzü soğuktur yakar kışın ayazı,
Çırılçıplak kalırsın sönerse köz alazı.
İnsanlar kış mı acep üşütürler mi bazı?
Bahar olmak evladır, kışın zorluğu başka,
Biz bir insan olarak bahar olsaydık keşke.
Ey, gökten yağan her şeyi sinesine çeken yer!
Bu nasıl sadakattir sırrını bana da ver.
Sevgi duydum, can dedim değmeyecek birine,
Bardağında zehir sundu, bana şerbet yerine.
Toza bulanan taşa benzedim bu aralar.
Güzel bir yağmur yağsın ne olur,
Yıkasın beni diyorum,
Ancak, üzerimdeki tozun
Ayaklarımın altında çamur oluşturmasından,
Çamura saplanmaktan korkuyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!