Ben kendimi sürüyorum namluya.
Sanırım öz vatanımda sürünüyorum...
Bir avuç şiir oluyorum eşsiz, fakat!
Her tetiğe basışımda bir daha ölüyorum...
Dizilmiş satırların çokluğunda inliyorum...
Yalnızca bir anlık kaçış,kısa bir düş,büyük aldanış...
Bu ne korku,bu ne kabus? Her rüyanın sonu yine;
GERÇEĞİNE UYANIŞ!
Önce senden vazgeçtim,yaşamdan da vazgeçebilmek için..!
Sonra bir nefes çektim,Sensizliğin içinde derinden...
“Bir yörenin kendine has türkülerini dinlerken,
Gözümde canlanır birden…
Parçalara bölünmüş bir özgürlük!
Kapış-kapış kapışılmış…
Yararlanan da varmış, yaralanan da bu yağmadan…
Gökyüzünü, sınırsız özgürlüğü paylaşan;
Aşk; Sevgi'nin ilk ve en can alıcı noktadan vurduğu, can çekişme anları gibidir.
Kimi ölüp gider... Kimi dünyaya yeniden gelir...
Her ne anlatırsan anlat, dinleyenler;
Bilgisi ve görgüsüne göre anlama farklılığı gösterecektir...
Dört duvar içinde hap-solmuş mucizeler bekliyor çoğumuz.
Hem de eskiden geldikleri yerlerden değil, inanılmadıkları yerlerden! '
Devlet baba yolumuzu yapacağına, yuvamızı yapsaydı keşke..
Yola biz de aynı hızla devam ederdik...
Eğer eylem yapmıyorsa kişi, uzun vadeler için plan da yapmamalı...
Seni özleten O sebepler gözümün önüne geldiler...
Kaç tanelerdi sayamadım, karşılarında duramadım...
Birkaç satır yazayım istedim dünümüzden hatıra...
Senin benim yan-yana yürüdüğümüz sıralarda...
Sığdıran da O anlar ki sevgimizi; mutluluklar geliştiler..!
evet yalnızca hava da görmüşsünüz yazını ve öyle sanıyorum ki düşürdünüz :)
ben de artı bir derecelik açıklama daha yapmak mecburiyetinde hissettim kendimi... umarım geniş bakış açınızı bir derece daha genişletebilecektir.. sizin duyarlı biri olmanız güzel fakat bu en başta size zarar veriyor ...