Misafir gelir diye,hafta dışı
Gittim kaynağına çocukluğumun
Tahta kaşıklardan altı tane
Aldım, biraz teselli biraz bahane
Çekinmedim masrafın kendisinden
Pişirmek için, bilinmeyen aşı
Apansız uyanırsan gecenin bir yerinde
Gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa
Bir sıcaklık duyarsan üşüyen ellerinde
Ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa
Bil ki seni düşünüyorum
Devamını Oku
Gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa
Bir sıcaklık duyarsan üşüyen ellerinde
Ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa
Bil ki seni düşünüyorum
Vakit geç oldu artık
Dünya altmış iki yaşında
Bir şeyler söylüyor mezarlık
Uyku ile karışık ölüm tadında
Ne demek istemişse istemiş.
Şair çok güzel demiş.
'şair değilim,şiir yazsam
şiir değilim,şair tanısam'
ikisine de vetoooooo!..haksa hak işte!..kullandım,gittim:)))
dünya düşünsün ötesini...
bir kere 'altmış iki', birin ikiye yenilmesi demek oluyor bence...iki de üçe yenilecek demek olacak ki;böyle sürüp gidecek tek farklı ardışık sayılar...sonsuza kadar...
ha bir de sevgili Çelik gaipten haber almış olacak ki,62 yaşımda öleceğim diyor:)))))eğer yanlışsam,mor olayım:)))
ciddi ciddi yorum yazan,bilgimizi artıran söz ustalarına teşekkürlerimle..
geçen gün soruyordu biri;
' şiir halk için mi yoksa sanat için midir ' diye
varıp da ellerim yazamadım;
' şiir şairin kendi içi(n)dir ' diye...
iyi ki yazmamışım. zira bunun ne önemi vardı...şiirin ne olduğunu izah etmeye çalışmak kadar beyhude bir çaba var mıdır?
bırakalım kim neye şiir demek istiyorsa ona desin. dolayısıyla kime şair demek istiyorsa onu bilsin şair diye.
işte Evliya Çelik
şair midir?
kendisine şairdir diyen bir kişi bile olsa şairdir ve bilebildiğim kadarıyla birçokları ona şair der...
demek ki Evliya şiirinin imgeleri bazı kalplerde karşılığını buluyor.demek ki bu imgeler bir takım gönüllere duygu motifleri işliyor.
demek ki 'bizsi imgeler' bu imgeler..
mavi her yerde serinliği işler gönüllere..
sarı hep sıcaktır..neresinde olursanız olun dünyanın..hangi dilde yazarsanız yazın...sarı hep güneş rengidir, ateş rengidir ve sıcaktır..
mavinin sarıyla harmanlanması her yerde ve dilde yeşildir..yeşil hep bahardır , hep tazeliktir ve daima gençliktir..
ama bizsi imge böyle objektif görüşler yaratmakla yetinmez..subjektif duyuşlarla perçinler hisleri..sadece şairin ve okuyanın gelip geçeceği hissi köprüler kurar..
yani yeşilin tazaliğini sevgilinin gözlerinde gösterir...
ya da baharı kalp atışlarında duyurur...
yani
içinde yetiştiğimiz kültürün hepimizin kulağına fısıldadığı duyguları kavrar ruhundan sımsıkı...
işte ben de bu yüzden sevdim Evliya şiirini..ben onun mısralarında bizi biz eden sesler duydum
bize yabancılaşmamış imajlar hissettim
vel hasılı
ben Evliya şiirini kendimden bildim...
yeni dönem hepimize güzellikler getirsin...
Beethoven bir yerde piyanonun başına geçmiş. Kendi bestelerinden birisini çalmış. Dinleyenlerden birisi ‘’üstad bu parçayla neyi anlatmak istediniz?’’ diye sorunca; piyanonun başına geçip aynı eseri tekrar çalmış ve ‘’İşte tam da bunu anlatmak istedim.’’ Demiş. Şiiri okuyunca ilkin kendime sordum.’’Aceba şair neyi anlatıyor?’’ diye. Sonra bir daha okuyup ‘’Hah işte tam da bunu anlatıyor’’ kararına vardım.
Eğer desem ki hevalar açıldı geldi behar
Murad oldur ki benimle mahabbet eyledi yar
Ya söylesem ki çemen goncelerle doldu
odur garez ki tebesümle söyledi dildar
Şeyh Galip
Yukarıdaki dizeleri oluşturan şair yürek aynı zamanda şiirde imgeyi ve ifadenin önemini tarif etmiş bize.
Şiirin değerini ortaya koyan şey şiirin ifadesidir. Şiirsel kalite ifade gücü ile birlikte ifade şeklinin denge halinde ortaya çıkardığı metrik ölçümü kabil olmayan bir büyüklüktür.
Şairin kalbine beynine hücum eden ilham, onu rahat bırakmaz ve mutlaka içindeki şiiri dışarı attırır. Böyle zamanlarda şair ifade gücü ile şekli arasında bahsini ettiğimiz dengeyi tutturabilirse, okuyan herkes beğenmese de saf şiir ortaya çıkar. Müphem çok anlamlı ifadeler gücünü gösterir.
İfadenin şekliyle kastımız duygudur. İfade şekli kalpte ne kadar heyecan uyandırıyor ona bakmak lazım. Yemeğin tuzu gibi, duygu şiirin olmazsa olmazıdır. Ancak fazlası da tuzlu yemek gibi olur.
Şiirin dili, yapısal ve şekli özellikleri, bir bakıma şairin kalbine gelen ilhama verdiği şekildir denilebilecek olan üslubu, kurgusu, şiirde fikir özellikleri vs. diğer hususlar da elbette şiirsel kaliteyi belirleme açısından önemlidir. Ancak bütün bu hususlar şiirin ifadesi etrafında cereyan eder.
Şiiri duygudan kurtarıp zekâyı ön plana alan Evliya Çelik şiirleri, bana biraz Salah Birsel’i hatırlatıyor. Bu şiire ilişkin söyleyeceğim şudur ki; şiirin ilk iki bendinde ifade gücü, ifade şekline biraz baskın. Son iki bendinde duygu biraz ön plana çıkmış, naif, özellikle son bentte zuhur eden hafif lirik ifade şekli belirgin. Gerçeküstü çağrışımlarla sağlanan kısa ve vurucu ifade gücü güzel.
Şair arkadaşıma ve tüm okurlara sevgilerimle
Kaya Demirkır bal gibi de Kemal İspir in kendisi... Ayık olduğu zaman hakaret etmeden saçmalamadan güzel yorumlar yapabilen bir arkadaşımız.Aslan sütünü biraz fazla kaçırdımı küfür konusunda kimse eline su dökemez
vesselam.
Not.yorum sayfasına yazabilmek için promil ölçme cihazı mı koymalı ne yapmalı? :) Asayişten sorumlu arkadaşlar bir çaresini bulurlar sanıyorum.
Ha unutmadan söyleyeyim: 'bana göre bütün dinler: bir Simurg Efsanesidir...
Arkadaşlar, bu şiirden anladığım şudur: kıyamet herkesin ömrüne göre biçilmiştir. Yani sayın Evliya Çelik Kendi yaşına göre algılamış ve bu görüşüyle güzel ve anlamlı bir şiir yazmış. Kendisini kutluyorum. Bana göre ve ilme göre: kıyamet hiçbir zaman kopmayacak; sadece bizim güneş sistemimiz işlevini bitirdiği zaman, berhava olacak. Ama diğer güneş sistemlerinde hayat, taaki kendi işlevlerinin bitimine kadar devam edecektir. Sevgili arkadaşlar, sevgili Çelebi tavuğu ve kaşıklarını, çocukluğunu, altı kişilik ailesini v.s. bu şiirinde imge olarak kullanmış. Ve kendine göre bir felsefe yapmış. Güzel, bu felsefe kimilerine göre mantıklı, kimine göre yanlış olabilir. bu tartışılabilir. Önce şunu tartışalım, imge nedir? İmge bir hayal unsurudur. Herkes hayalinde bir çok imgeler yaratabilir. Ama görülen bütün hayallerin doğruluğu ve yanlışlığı da tartışılabilir.Ben dünkü yorumumda bir ironi yaptım. Şöyle ki: mantık çerçevesinde düşünülürse, dedim ki: 'Ne zaman ahiret dolarsa, o zaman kıyamet kopacaktır.' milyarlarca yıldır, bu dünyada, insanlar doğuyor, ölüyor. Bunların sayısı trilyonları geçtiği halde, ahiret dolmuyor. Ve de dolmayacak. Ben ilme inan birisi olarak, sevgili Evliya'nın şiirindeki temaya katılmasam da, anlatım ve yürekliliğinden dolayı tebriklerimi sunarım.
Ha bu yazımla sayın Cihat Şahin'e de gereken yanıtımı vermiş oldum.
Tüm bu sayfanın müdavimlerine sevgi ve saygılarımı iletirim.
kendine has yazan şair iyidir yazdıkları güzeldir.
evliya kendine has yazar..demek ki
Evliya- Dünya
Evliya - şiir
Evliya - poeziya
Tebrik ederim ŞAİR
İhtiyar dünyamız Hangi kıstasa göre 62 yaşında oluyor acaba? 6 200 000 000 yaşında dese idi veya; Dünyalılar ekserle 62 yaşında dünyadan göçerler tarzında bir mesaj verse idi şaire katılabilirdim.Lakin bu ifadeler tam bir bulmaca! Ahmet Yesevi misali biraz makulca görünüyor ama siyak ve sibak o manayı pek onaylamıyor!
Ben uğraşmak istemiyorum. Uğraşanlara kolay gelsin.
Bu şiir ile ilgili 69 tane yorum bulunmakta