DÖRT BAŞ HORANTA
Dört baş horanta evimde,
Bir ekmek yer bir öğünde,
Şikayet etmez bir günde,
Yavan yaşık aş olsa da.
Birgün bir tilki yavaş yavaş yolda giderken,
"Dur hele nere gidersin? " der yılan arkadan.
"Öte tarafa akrabaları ziyarete"
Der tilki acele ile "Göresim geldi de"
Ey insan bu gidiş nere,
Burnun yüksek, bakman yere,
Gezen göğsün gere gere,
İman yoksa döş neylesin.
Çalan, çırpan, haram da ne,
Saçması şilteyle kayılı kalmış tandırın,
Belki birgün yanar deyi kendini kandırın.
Saçmalayan tandırı, tüttüren ocağımı,
Göçüp gitti, hasret bırakarak kucağımı.
G ençliğim geldi bugün yine gözümün önüne,
Tanıyamadın mı? Ben dünde bıraktığın senim,
Ne yollar aştık, taş koyduk akan suyun önüne,
Sen yarına ulaştın, dünde bıraktığın benim.
Hadi sen ben ol ben de sen olayım bugün de,
Kimi Yunus aşk yolunda, kimi kinli Kasım,
Kimi dostluk derdinde, kimi herkesle hasım.
Kimi unun eler, kiminin gözü elekte.
Kimi çamura batar, kimi çimer gölekte.
Kimi taziye çadırı kurar kimi düğün,
Kimi kiler dolusu ister kimi bir öğün.
Kimi sarayda yaşar, kimi bulamaz minder,
Kimi adalet bilmez, kırılsın kalemin der.
Bir sorsan geçmişten neler anlatır bu duvar,
Dillense, söylese şu makasın ne derdi var?
Neyi kestiyse artık buraya asılmadan,
Bir bez mi? Bir iplik mi arta kalan yamadan?
Kudüs, Hazreti Süleyman,
Sohbet meclisi ve bir an.
Bir adam girer içeri,
Şaşkın bakar, çıkar geri.
Torba değil ki; büzesin,
Ne derse desin el alem.
Bildiğin yolda gezesin,
Ne derse desin el alem.
Büyüğü, küçüğü bilde,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!