HACIBEKİR'in AKİDE ŞEKERLERİ
.
Dükkanın bulvar cephesindeki geniş camı, güzel ve sıcak havalarda kaldırılır ve iki ucundan tavana tutturulurdu... Böylece mermer tezgah üstüne sıralanmış, içinde buz tanecikleri yüzen musluklu limon, vişne, turunç ve ayran sürahilerinden, metal bir çanak içine yerleştirilip üstüne bastırıldığında içinden fışkıran sıcak su ile yıkanan bardaklara doldurulan meşrubatların, dükkana girilmeden dışarıda ayaküstü içilmesi sağlanmış olurdu...Tezgahtar bardakları doldururken ya da yıkanmış olanları alıp sıralarken ıslanan mermeri omzundaki havlu ile sıkça kurular ve havluyu gene ve biraz da özensizce omzuna atardı.
Ya dükkanın içi…
Ya o yüksek vitrin tezgahları...
İlkokul çağındaki çocukların erişemeyeceği kadar yüksek vitrin tezgahları...
O tezgahın üstünde kocaman, pirinç kapaklı cam kavanozların içindeki rengarenk akide şekerleri…. Kavanozun kapağını kaldırıp, elini içine daldırarak şekerleri avuçlayacağın, avuçladıklarını avurtlarında yer kalmayacak şekilde ağzına atacağın o güzelim akide şekerleri. Ah boy biraz daha uzun olacak ki …
şu anda, şimdi,şimdi?
Evde mi, sokakta mı,
çalışıyor mu, uzanmış mı,
ayakta mı?
Kolunu kaldırmış olabilir,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta