HACI BAYRAM-I VELİ (k.s.)
Adı; Numan bin Ahmet, lakabı Hacı Bayram
Her haliyle bir veli, müminler ona hayran
Bin üç yüz elli iki miladi senesinde
Ankara/Zülfadl’ın(Sol-Fasol) doğdu bir hanesinde
Yazdı eserlerini Türkçe metin olarak
Bu vasf Anadolu’da, adeta oldu bayrak
Gönüllerin mimarı yazdığı eserleri;
Velayet-i Name-i,Hacı Bektâş-ı Veli (k.s.)
Şerh-i Besmele ile Sathiye’si bir inci
Ve Farsça Makalat’ı,Kitabul-Fevâid’i
Makâlat’ı Gaybiyye,Kelimât-ı Ayniyye
Diğer eserleridir; bu ümmete hediye
Küçük yaşta başladı, tahsile ilimleri
Sebeb-i terakkisi; Hamidullah-ı Veli (k.s.)
Kayseri ilinde şeyh, Hamidullah-ı Veli; (k.s.)
Dergâha davet etti, teşrif etti Hakk eri
İcabet eyleyerek; buluştu o, pîr ile
Kavuştu iki derya, sevindi kuşlar bile
Hamidullah-ı Veli(k.s.) ,’’Somuncu Baba’’ idi;
Numan’la(k.s.) buluşunca, bu ’’-Çifte bayram! ’’ dedi
Zira kurban bayramı, o güne gelmişti denk
İki Allah c.c. dostunun, vuslatında büyük şevk!
Zahiri ve bâtini, ilimlerde yükseldi;
Feyizli sohbetlerle, kemâl buldu yüceldi
Hac dönüşü hocası,’’vekilim sensin’’ dedi
Böylece emaneti, ona tevdi eyledi
Hocası Aksaray’da âhirete göç etti
Numan’sa (k.s.) hicret edip, doğduğu ile gitti
Manevi vasfı ile dilşâd oldu bu şehir(Ankara)
Sohbetine koşanlar; âdeta oldu nehir
Yedi iklim dört köşe, geldiler akın akın
Hacı Bayram Veli’ye; olmak için çok yakın
Osmancık’ta müderris Ak Şemsettin-i dehâ
’’İmtihan’dan* geçerek mürid oldu dergâha
Hacı Bayram-ı Veli (k.s.) ol manevi yanıyla
Bende kıldı herkesi; ilmiyle, irfanıyla
Her yerde kerameti, dilden dile dağıldı
Etrafında ahali, günden güne çoğaldı
Bazı haset kimseler; İkinci Murat Han’a
Bu mübarek veliyi, şikâyet etti ona
’’İsyana bayrak açan, bir kimse’’ o, dediler
Bu söz üzre Hünkâr’da, derhal emir verdiler:
—Tez elden zincirleyip, alıp getirin o’nu!
Tuttu hemen askerler Ankara’nın yolunu
Şehre yaklaşılınca, bir ihtiyar belirdi
Nur kaplıydı çehresi, yaklaşıp selam verdi
Askerler aradığı, zâtı tarif eyledi
O ise onlara; ’’ -Benim aranan! ’’ dedi
’’Buyrun, vurun zincire! ’’Gidelim! dedi hemen
Onlarsa hayret edip, durakladılar birden
’’Bu işte bir yanlışlık var, burada kal’’ dediler
Af dileyip o pîr’den müsaade istediler
Fakat Bayram-ı Veli(k.s.) ,seslenerek onlara
—Haydi çıkalım! Dedi, beraberce bu yola
Günler sonra nihayet, huzura vasıl oldu
Sultan Murat görünce; bu zat’a hayran oldu
Görür görmez anladı, kemlik gelmez bu erden
Mahcup olmuştu Hünkâr, Hacı Bayram Veli’den
O’nun müridan’ına, bir ihsanda bulundu
Askerlik ve vergiden hepsi muaf kılındı
Çok geçmeden ahali; hemence pîr’e koştu
Dergâhın kapısında,>ler doldu taştı
Savaşa gönderecek; asker bulunmuyordu
Hazine için lazım; vergi alınmıyordu
Bu istismar üzere, İkinci Sultan Murat
Pîr’e sordu:’’Müridan listeniz, sizde kaç zat?
Hacı Bayram-ı Veli(k.s.) çadır kurup çağırdı
—Kurban etmem emr’oldu –Gelin! Diye bağırdı
İçerde koyun kesip; kanı dışarı saldı
Hepsi kaçışıp gitti; bir er,bir hatun kaldı
Padişaha listeyi, bildirdi iki zat’la
Böylece riyakâra; bir ders verdi Murat’la
Sultan Murat Han sordu; İstanbul’un fethinden
Murakabe ederek; cevabı verdi hemen
’’Size değil Hünkâr’ım; nasip olsa gerektir
Şu beşikte sabi’yle*bizim köseye* takdir! ’’
Hayatı takva ve de, vera ile geçmişti
O ki; daima sakin, sade hali seçmişti
Bayramiye yolu’nun; kutbuydu, kandiliydi
Hakkın sadık âşığı, yılmaz bir neferiydi
’’Tarikatta üç unsur vardır; ona, ulaşmak gaye
Bunlar; Cezbe, muhabbet, sırrı ilahi çare’’*
Hacı Bayram-ı Veli k.s.
Bin dört yüz yirmi dokuz; yılında Ankara’da
Rabbe vuslat eyledi; türbesi var orada
Bu mübarek zât ile halen irşad olmakta
Binlerce can cananı, o’nun ile bulmakta
Yer verelim burada; birkaç beyit sözüne
Okuyan feyiz alsın; dönsün kendi özüne:
’’Bilmek istersen seni/Canda ara sen canı
Geç canından, bul ânı/Sen seni bil sen seni’’
Kim bildi ef’alini/Ol bildi sıfatını
Anda gördü zâtını/ Sen seni bil sen seni/
Kimki hayrete vardı/Nura müstağrak oldu
Tevhid-i zâtı buldu/ Sen seni bil sen seni/’
Bayram özünü bildi/Bileni anda buldu
Bulan ol kendi oldu/ Sen seni bil sen seni’’
****
’’N’oldu bu gönlüm n’oldu bu gönlüm
Derd-u gamınla doldu bu gönlüm
Yandı bu gönlüm yandı bu gönlüm
Yanma da derman buldu bu gönlüm
Yan ey gönül yan yan ey gönül yan
Yanmadan oldu derdine derman’’
Hacı Bayram-ı Veli (k.s.)
Haksöyler’im ne desem; ne yazsam kifayetsiz
Bu mübarek zatlara sevgimiz nihayetsiz.
<<…İstanbul'un mânevî fâtihi olacak olan Akşemseddîn de Osmancık'ta müderrisken şeyhin evliyâlık derecesini duymuş ve ona talebe olmak üzere Ankara'ya gelmişti. Fakat şeyhin dükkan dükkan dolaşıp para topladığını görünce, yanına varıp hikmetini sormadan "Evliyâ para mı toplar, buralara boşuna gelmişim." diyerek oradan ayrıldı. Zeynüddîn Hafî hazretlerine talebe olmak üzere Mısır'a doğru yola çıktı. Haleb'e vardığı gece bir rüyâ gördü. Rüyâsında, boynuna bir zincir takılmış ve zorla Ankara'da Hacı Bayram-ı Velî'nin eşiğine bırakılmıştı. Zincirin ucu ise Hacı Bayram'ın elindeydil. Bu rüyâ üzerine, Akşemseddîn yaptığı hatâyı anlayarak derhal Anakra'ya geri döndü. Şehre ulaştığında Hacı Bayram-ı Veli’nin talebeleriyle ekin biçmeye gittiğini öğrendi. Tarlaya gitti. Fakat Hacı Bayram hazretleri ona hiç iltifat etmediler. Akşemseddîn, diğer talebelerle birlikte ekin biçmeye başladı. Yemek vakti geldiğinde, insanların ve orada bulunan köpeklerin yiyecekleri ayrıldı. Hacı Bayram-ı Velî, talebeleriyle yemek yemeye başladı. Yine Akşemseddîn'e hiç iltifat etmeyip, yemeğe çağırmadı. Akşemseddîn yaptığı hatâyı bildiği için, kendi kendine;
"Ey nefsim! Sen, Allahü teâlânın büyük bir velî kulunu beğenmezsen, işte böyle yüzüne bile bakmazlar. Senin lâyık olduğun yer burasıdır." diyerek, köpeklerin yanına yaklaşıp, onlarla berâber yemeye başladı.
Hacı Bayram-ı Velî hazretleri, Akşemseddîn'in bu tevâzuuna dayanamayarak; "Köse! Kalbimize çabuk girdin, yanımıza gel." buyurup iltifât etti, kendi sofrasına oturttu. Sonra ona; "Zincirle zorla gelen misafiri, işte böyle ağırlarlar." diyerek, onun g ördüğü rüyâyı, kerâmet göstererek anladığını bildirdi.<<
Kaynakça: http://www.biriz.biz/evliyalar/ea0716.htm
*Beşikteki sabi:Burada kastedilen; Osmanlı padişahı Sultan 2. Murat Han’ın ın oğlu Fatih Sultan Mehmet Han’dır.
*Bizim köse: Burada kastedilen; İstanbul’un manevi fatihi kabul edilen Ak Şemsettin hazretleridir. Ak Şemsettin, Fatih Sultan Mehmet Han’ın hocasıdır
* Cezbe; Kulun Mevla’ya’a doğru aşk ile çekilmesine denir.Muhabbet ise; Allah’ın (c.c.) kulu, kulun da Allah’ı sevmesine denir. Bayramilik’te bu ikisini elde eden mürid ilahî sırrı elde etmek için çaba gösterir.
Kayıt Tarihi : 8.1.2014 13:40:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!