AŞK DİYORLAR ADINA
Hem seven hem sevdiren
İnsanın yiyip bitiren
Başına türlü dertler getiren
Bazen ağlatan..bazen güldüren
ELVEDA
Akan gözyaşlarımla ıslanmaktan değil
Göl olan damlacıklardan boğulmaktayım
Güneşsiz yarınlara uyanıyorum her sabah
Yollar kilometrelerce uzakta
ER DİYE SENİ SEÇTİM
Bir sel seç dediler
Mutluluk selini seçtim
Bir yel seç dediler
Aşk yelini seçtim
FİRUZEYE MEKTUP
Birazdan güneş doğacak,hava aydınlanacak.Bitmek bilmeyen gecenin sabahı öğütülen zamanda, ruhumda bedenimde bırakılan izler küle dönmüş enkazın altında yeni bir gün başlayacak. Yıllar boyu araladım tülü, saadet güneşi doğar mı içeriye diye. Beyaza inat katran karası Firuze…. İnsan anatomisinde ne kadar damar vardır bilmiyorum.Ama benim içimden kopan teller.Gün geçtikçe beni bin parçaya bölüyor.Göz pınarlarımdan akan yaşlar kuruyacak ve gün ışığına hasret kalacağa benziyor.Ağacı kurt insanı dert yer der atasözü.Çok doğru, dertler zinciri beni halkaların içinde aldı.Kopmuyor ki bir zincir kurtulayım çemberden.İçim acıyor, göğüs kafesim sızlıyor Firuze….Acılar vardır isot acısı…Hem tatlı hem acı. Acılar vardır yürek acısı dil yarası. Boğazım düğüm düğüm, şarkılarda türkülerde gider gelirim uzak diyarlara. Kara tren gecikir belki gelmez.Trenden inecek yolcum yok, halimi soracak bacım yok.Denizlerde boğulan mı.Kaderde mi deseler.Tabii ki dert deryasında derim Firuze…. Sükut altındır deyip susmaktan, kaz gibi tüy tüy yolunmaktan. Yazın yanmaktan, kışın donmaktan yoruldum. İyi niyet değirmenlerinde dönmekten. Geleceğin çizelgesini çizmekten. Evren ağaçlarında ki meyvelerin çekirdeklerini taşımaktan yoruldum.Yaralı ceylan olmama rağmen, kürek kürek toprak attım acılarıma.Alev alev yanan kalbime hançerler saplanırken sevgi bantları ile bağladım akan kanlarımı Firuze… Terk edilmenin acısı beni yiyip tüketirken açtım gözlerimi yüzlerce yüzbinlerce.. Her açıp kapatıkça unuttum hançer yaralarımı. Sevgi aradım Firuze… Her gecenin sabahı vardır. Elbette bende çıkarım gün ışığına.Bende unuturum acılarımı diye avunuyorum.Rütubetin koktuğu, güneşin görmediği, kuşun uçmadığı, kervanın geçmediği bir yerdeyim. Düşlerim kum taneleri gibi ufalanıp gidiyor.Öyle özledim ki dalına yağmur vurmuş bir gülü koklamayı.Dumanlı dağların sabır taşlarında.Kar yağarken mor dağların ucunda.Efkarım sert tütünlerde yıkanırken kinlendim karanlık gecelerde.Soğuk kaldırım taşlarına haykırdım. Kırık bir mızrak kurcalarken içimi. Yalnızlık içinde taradım kimsesizliğimi Firuze… Çiğ gibi yağar gözyaşlarım her gece. Göklerin tomurcuğumu yoksa yüreği geniş kristal çiçeği miydim? Kayboldum ayak izlerinde. Devleşen dalgalarla alabora oldum bir perdelik sahnede. Canımdan usanmaktan dallarımda solmaktan.Saçlarımı yolmaktan yoruldum. Musalla taşına konmak istiyorum. Konmak istiyorum Firuze…
CAN DOSTUM
Hayatımın en unutulmaz gecesiydi
Ayla yıldızlarla paylaştım o anı
Denizin mavisini yakamozların ışıltısını
Yumdum gözlerimi
BİNBİR ÇİLE
Sensizlik çekiyorum sevda denizinde
Yokluğun sevgilim binbir çile
Esen rüzgar akan çaylar dile gelse
Seni nasıl seviyorum anlatır seve seve
DUYGUSUZ
Kalbime hançer saplanıyor
İçimse kan ağlıyor
Feryadım yankılanıyor
Söyle kulaklığını mı kaybettin?
KIYMETİMİ BİLEMEDİN
Batan güneşin ardından sakın ağlama
O artık yarınlar için doğacak
Güzel olan her şeyi yıktın
Sevgin arşivde, hatıraların mazide kalacak
MUTLULUK
Mutluluk yollarında coşturan
Dolunay gibi etrafı aydınlatan
Bakışları sımsıcak gözleri pırıl pırıl
Bir sevdiğim olsun istiyorum
KUMSALDA
Denizde dalgalar coşar ya
Kayıklar yelken açar ya
Kuşlar çırpınıp uçar ya
Bir de yanımda sevdiğim varsa
selam Aşkım Ne haber