mapusluğu na kıyamayıp
özgürlük sevdasına
azat ettiğim
yaşama sevinci
getirmeye
giden kuşlar
Seni tanıyorum
Sen ceplerinde yağmur
Saçlarında çiçeklerle gelirsin
Birde senin gibi kimse gülümsemez
Sen Nisansın
Çeyrek altın takıldı
Boyalı semerine
İşlemeler yapıldı
Altından kemerine
Kemer sıksa da eşeği
yine böyle bir Eylül sabahı
karıncalar gibi koştururken
ekmek ve suyun hatırına
o zengin caddenin köşesinde
Elimde olsaydı
Yeniden yazmak yazımı
Ve Azrail in değil de
İpek den bir torbadaki
Konfetilerle
Dolu olsaydı
Derler ki;
Demiri, kömür eritir
Gam ise, insanda
Hayallerin zehridir.
Oysa;
Dün
Anason kokan masalarda
Efkarlandık
Dolup dolup boşaldık
İçi görülen
İçimizde
Yine erken erken
Sökerken şafak
Üzerimize kömür
Kokusu gibi sinen
Hüzün
Hadi bırak iki yakamı
Git O karlı dağların ardına
Sen içime soğuk sular gibi
Damlayan hüzün
Senaryolar yazılıyor her daim
Aşklara dair, yeni, yeni
Usanmadan yıllarca
Gönlümün zindanında
Sakladım seni.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!