Özledim, yanıma gel istedim
Kırmadın...
Merhamet dolusun
Boynu bükük bırakmadın
Orada durmuş göz göze
Yüz yüzeydik
Gözden ırak gönül mahzenlerinde sakladım
Dayaklar vurdum kapılarına bir biri üstüne
Esirgedim seni uçan kuştan kem gözden
Aşkını yıllanmış şarap gibi yudum yudum içtim
En koyusunda gizledim kara gecelerin
Ay ışığından bile sakındım solmasın diye
Uyandım karanlık gece
Sağım solum - her yanım!
Yine karanlığa uyandım
Sen yine bir bilinmezde uykuda
Bulutlara asılmış yüreğin
Ayaklarının ucu suda
Kahrettim karınca adımlarıma kalıp da mahkum
Ararken her köşesini bu kentin
Çünkü... sen yoktun...!
Karıncalar kemirdi yokluğunun kararttığı odalarda
Senle dolu aydınlık düşlerimi
Yine uzaktan gördüm bugün seni
Beni göremeyeceğin kadar uzaktan
Üzerinde yine mavi kabanın
Saçlarında ilmek ilmek sevdalar
Coştu içim tarifsiz bir hüzünle
İçimde heyecanı seni tanıdığm günün
Gidersin ya bu akşam o büyülü akşamlardan sonra
Ayaklarına dolayıp tozunu toprağını Ankara’nın
Üstüme yıkılır koskoca şehir gündüzüyle gecesiyle
Rüzgarında kokun kalır, gecesinde esrarı inceden
O son bakıştaki hüzün kalakalır aklımda mıh gibi
Ellerin bir ince karanfil gibi sallanır veda ederken
Çıktı derin komada can köprüye sabaha karşı
Sorsanız elbet vardı ölmek için haklı nedeni
İnletti ölümcül bir haykırış ta yedi kat arşı
Kuru bir dal gibi teslim ab-ı hayata bedeni
Dumanla sıvanmış loş kahvede
Akşam yorgunu boş bakışlar
Bülbül yuvası bardaklarda acı çay
Duvarlara kazınmış yağlı is
Bir çare umulur ki tütünden
Derin derin çekilir nefesler
Gençlik dediğin bir rüzgar
Esip geçecek başından
Ayna karşısında bir gün
Saçında ak bulacaksın
Yeniden yaşayabilsem
Diyeceksin en başından
Bilmem rahat mı için çıkmayalı yoluna
Aylar oldu değmedi gözüm gözüne
Ne de rahatsız etti şu zavallı varlığım seni
Uğramadı ayaklarım bir gün bile kapına
Değmez oldu dilim dudağım adına
Unuturum umuduyla belki bir gün diye
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!