Bir rüzgâr esse memleketimden,
Bir toprak kokusu gelse burnuma…
Yemin ederim, gözyaşımı tutamam,
Çünkü gurbet,
Sadece uzaklık değil,
Eksik kalmaktır insanca…
Bir duvar saatine bakarken
Dakikalar geçmez buralarda,
Sanki zaman bile istemez yaşamak…
Bir yabancı dilde susmayı öğrendim,
Kendi adımı bile unutur gibi,
Kendime bile yabancı oldum gurbet elde.
Annemin sesi çınlar kulağımda,
“Üşütme” derdi,
Şimdi içim hep üşüyor…
Ne battaniye sarıyor sıcacık,
Ne de bir kelime ısıtıyor
Onca kalabalığın içinde yalnız yüreğimi.
Bir sokak ismi geçer bir anda radyoda,
Bir çocuk bağırsın "baba!" dese uzakta,
Gözlerim kararır, içim titrer.
Gurbet öyle bir şey ki,
Ne tam ölümdür ne de tam yaşam,
Bir ara yerde,
Ne oralı olursun ne buralı kalırsın…
Bir cam kenarında geceye bakarken,
Ay da gurbetçidir aslında,
Her gece başka bir pencerede konaklar.
Ben de öyleyim,
Her gün başka bir hasretin eşiğinde,
Ama her gece aynı yalnızlıkta…
Sana yazdığım mektuplar ulaşmaz oldu,
Ne postacı bilir seni,
Ne de adres bulur sevdayı…
Gurbet,
Bir gönül sürgünüdür bazen,
Kalbin ait olduğu yere dönememesidir.
Buraların ekmeği tok tutar belki,
Ama ruhum aç kalır her gün.
Ne bayramlar bayram gibi,
Ne sabahlar seher gibi.
Bir ezan sesi çalsa uzaktan,
Özlemle eğilirim göğe…
Ey gurbet,
Ne çok şey alırsın insandan.
Sadece mesafeleri değil,
Duyguları da büyütürsün içimizde…
Bir selam eksilir,
Bir gülüş solgun kalır,
Ve biz gitgide kendimize benzememeye başlarız.
Ama yine de…
Bir gün döneceğim o toprağa,
Adımı bilen rüzgârların estiği yerlere.
Çocukluğumun geçtiği dar sokaklara,
Ve annemin beni beklediği kapıya.
O gün geldiğinde diye tutunuyorum,
Gurbetin bile bir ömrü vardır,
Benimse bir yeminim:
Dönmek…
Kök saldığım yere,
Kalbimin ilk atışına,
Ve sevdiklerimin gözüne…
Kayıt Tarihi : 29.5.2025 15:30:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!