Bir yelken olsam açık denizlerde
Dalgalarla kol kola, yan yana
Sallanırım bir o yana, bir bu yana
Sonsuzluk uzak değil bana...
Rüzgârı kendim çıkarır
Kardeş sevgisi doğuştan gelir
Dostun sevgisi gönülden gelir
Kardeş bir gün unutur da seni
Dost her gün hatırlar seni...
Dostsuz muhabbet kuru lakırtı
Bir çemberin içine girmişim
Ne yana dönsem çıkış yok
Ömür bitene kadar içindeyim
Son ana kadar imkân yok !
Yaşarken ben bu çemberi
Hissedersen acıyı karşındakinde
Paylaşırsın o acıyı kendi içinde
Güller açılır belki senin içinde
Ruhun o güzel kokular içinde
Yükselir yedi kat arşın içinde !
Bunalmış gönlünün karanlığında
Yitirmedin daha içindeki umudu
Aydınlık, zamanın içinde
Bu dertler senin içinde
Dertleri sen yaratmadın
Bunlar bir sınavdır dedin
Istanbul, Fatih'in yadigârı
Güneş henüz vurmadı Topkapı sarayına
Haliç uzanırken İstanbul boğazı'na
Galata köprüsü'nden, Sarayburnu'na...
Süleymaniye camisi'nin minarelerinden
Karıştı düşünceler duygularıma
Kalbimi aklıma bağlayamadım
Her biri bir yana çeker de beni
Hangi yol doğru anlayamadım
Kalbim seslenir, sen beni dinle
Ey güzel Kastamonu !
Memleketim benim...
Senden çok uzak kaldım.
Bu hasrete ben nasıl dayandım?
Artık kalmadı gücüm.
Uzak diyarlardan hep seni andım.
Hüzün çöküyor gönüllere
Vicdan sahibi yüreklere
Gelmiyor bu savaşın sonu
Büyük güçlerin oyunu !
Gökten yağan yağmur değil
Nankörlük nedir, bilmeyen var mı?
Yapılan iyiliği hemen unutmak mı?
Yoksa karşılıksız bırakmak mı?
Hayır, hiçbiri değil...
Nankörlük, vicdansızlık gibi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!