1-
Bir sarı cüceyken
1,4 milyon km. çapla
sarı ana kol yıldızı Güneş
beslendi içindeki Varidat'la
'Aman gelme' dedim, bak geldin işte
Dünyaya meylin var, 'beşer'sin bebek
Bir bilsen dünyamız neyin nesidir
Ayırır ağzını işersin bebek.
Kimisi su katar içtiğin süte
Devamını Oku
Dünyaya meylin var, 'beşer'sin bebek
Bir bilsen dünyamız neyin nesidir
Ayırır ağzını işersin bebek.
Kimisi su katar içtiğin süte
Solcuların Şeyh Bedrettin'e sahip çıkmaları, hep küplere bindirmiştir sağcıları. Bedrettin’in din insanı olması nedeniyle, solcu olamayacağını savunmuşlardır çoğunlukla. Marksizm'den yola çıkarak, kanıtlamaya çalışmışlardır bu savlarını.
Oysa 14. ve 15. Yüzyıl yazınında ne solculuk vardı ne de Marksizm. O dönemde yaşayan düşün insanlarının solcu olup olmadıklarına karar verirken başka ölçütler kullanılır doğal olarak. Bir düşün adamı; yoksuldan, çalışandan, üretenden yanaysa ve paylaşımcılığı savunuyorsa solcular tarafından benimsenmiştir. Şeyh Bedrettin de böyle bir düşün ve eylem adamıdır. Bedrettin'in bağlıları olan Börklüce Mustafa Aydın'da, Torlak Kemal ise Manisa'da; toprak beylerinin topraklarını alarak çalışan köylülere vermişlerdir. Toprağın asıl sahibinin, toprağı işleyenler olduğunu savunmuşlardır. Kısacası; Şeyh Bedrettin ve bağlıları, emeğin yanında konumlanmışlardır. Bu duruş; köylü sosyalizminin bir örneğidir.
Şiirini bu düşüncelerimin ışığında değerlendiriyorum Sait Dost. Ve diyorum ki gerçekçi, akıcı, mükemmel bir şiir olmuş. Yüreğin ve kalemin susmasın.
uzun zamndır uğramdığım syafnıza bu gece yarısı bi bakım dedim...bu ne güzel çalışma valla harika..TEBRİKLER EDİYORUM...
şiirin başlığı çekti beni önce..sonrasında usta kalem döktürmüş..saygılarımla...
önemli olan da bu..zoru başarmak..başarılar..
6 mayıs bu gün dosttum.Mesajını görünce bu anlamda bir şiir düşünmüştüm sayfana gelirken.Sen güneşle,güneşli günlerdensöz etmişsin.
Yerle göğün aşk ile sarılışındaki
tan kızıllığı Güneş'e bakarak
' Bedreddin doğuyor
yüreklerde
doğacak
GÖRÜŞLERİNE KATILMAYAN OKUYUCALAR MUTLAKA VARDIR;OLACAKTIR DA AMA ŞİİRE GÜZEL OLMADIĞINI SÖYLECEK HİÇ BİR KİMSE OLMAMALI.GERÇEKTEN ŞİİR SEVİYOR, OKUYORSA..DUYGULARINI O KADAR GÜZEL YANSITMIŞSIN Kİ:::ANLAMAMAK İÇİN DİRENMEK GEREK.BEDRETİNİ;NAZIMI OKUMAYAN;BİLMEYEN ELBETTE ŞİİRDEN BÜYÜK TAT ALAMAYACAKTIR.
KUTLUYORUM O KOCA YÜREĞİNİ.SEVGİLER
devam derim ben ...azmettikçe ...su yolunu bulur....kaldıki ben en çok inananlardanım ...siz çok güçlü bir kalemsiniz çünkü.....
zor olanı başarmak yakışır size dostum.....
saygıyla emeğinize sağlık.
müzeyyen başkır
Sayın Sait Açıkgöz,
Önemli ve özgün bir destanın oluşumunu başlatan bu ilk değerli bölümü paylaşmaktan gurur ve kıvanç duydum.
Sebat içinde tamamına erişeceği fasılları, umutla beklemeğe koyuldum.
Başı eğildi yıldızların
bu yağmuru bitmiş çağ
güvenilen dağları kar boran
İsa'nın doğmayacağını bilen pir
Ahmed'in kaçıncı
dedesinin gördüğü
ağaç gölündeki ak sakallı ihtiyar
Yerle göğün aşk ile sarılışındaki
tan kızıllığı Güneş'e bakarak...
Anlam ve anlatım derinliğine mükemmel bir eser okudum...Yürekten kutluyorum değerli dostum,güzel yüreğinizi ve şiirinizi...Tam puanımla listeme alıyorum bu güzel şiirinizi...
Tarih nereden bakılırsa oradan okunuyor ne yazık ki?
Başkalarının yanlışları doğrumuz
Başkalarının doğruları yanlışımız olmamalı
diyecek insanlar gelmedikçe dünyaya, dünya tarihin biriktirdiği kin ve öfkelerin kurbanı olacaktır.
NAZIM HİKMET...
1925-1938 yıl arası, Mustafa Kemal Atatürk'ün yönettiği ülkede, 11 kez yargılandı...
Davaları ve sürgün
Nazım Hikmet, Çankırı Cezaevi'nde
Nazım Hikmet, Bursa Cezaevi'nde1925 yılından başlamak üzere şiirleri ve yazıları yüzünden birçok kere yargılandı. 1938 yılında orduyu ayaklanmaya kışkırtmaya çalıştığı gerekçesiyle 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. İstanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa cezaevlerinde 12 yılı aşkın kaldı. Bursa cezaevinde kaldığı yılları anlatan Mavi Gözlü Dev adlı film 2007 yılında vizyona girmiştir. 1950 yılında bir af yasasıyla salıverildi. Ancak sürekli izlendiği ve çürüğe ayrıldığı halde 48 yaşında yeniden askerlik yapmaya çağrılması ve öldürüleceği yolundaki duyumlar üzerine yurtdışına kaçtı. 25 Temmuz 1951 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından Türk vatandaşlığından çıkarılmasına karar verildi. Sovyetler Birliği'nde Moskova yakınlarındaki yazarlar köyünde ve daha sonra da, eşi Vera Tulyakova (Hikmet)ile Moskova'da yaşadı. Memleket dışında geçirdiği yıllarda Bulgaristan, Macaristan, Fransa (Paris), Havana, Mısır gibi dünya memleketlerini dolaştı, buralarda konferanslar düzenledi, savaş ve emperyalizm karşıtı eylemlere katıldı, radyo programları yaptı. Budapeşte Radyosu ve Bizim Radyo bunlardan bazılarıdır. Bu konuşmaların bir kısmı bugüne ulaşmıştır.
Davaları
1925 Ankara İstiklal Mahkemesi Davası
1927-1928 İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası
1928 Rize Ağır Ceza Mahkemesi Davası
1928 Ankara Ağır Ceza Mahkemesi Davası
1931 İstanbul İkinci Asliye Ceza Mahkemesi Davası
1933 İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası
1933 İstanbul Üçüncü Asliye Ceza Mahkemesi Davası
1933-1934 Bursa Ağır Ceza Mahkemesi Davası
1936-1937 İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası
1938 Harp Okulu Komutanlığı Askeri Mahkemesi Davası
1938 Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi Davası
'Mustafa Kemal Yönetimindeki devlet yargıladı. Şimdi kimler sahip çıkıyor...'
Şeyhliklere, tarikatlara, dindarlara karşı solcular, şimdi Şeyh Bedrettin taraflısı...
Şeyh Bedreddin
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Bu maddedeki veya maddenin bir bölümündeki bazı bilgilerin kaynağı belirtilmemiştir.
Ayrıntılar için maddenin tartışma sayfasına lütfen bakınız.
Maddeye uygun bir biçimde kaynak ekleyerek Vikipedi'ye katkıda bulunabilirsiniz.
Şeyh Bedreddin İslam mistisizminin (tasavvuf) Vahdet-i Vücud okuluna mensup ünlü mutasavvıf ve düşünürdür.
Hayatı [değiştir]Hayatı hakkında bilinenler büyük oranda torunu Hafız Halil'in yazdığı Menakıbname'ye dayanır.
Günümüzde Yunanistan topraklarında bulunan Simavna kasabasında doğmuştur. Kesin doğum tarihi bilinmemekle beraber çeşitli kaynaklarda 1358, 1359 veya 1365 olarak verilir. Menakıbname'ye göre babası Endülüs'ten İslam Uleması diye gelmiş kendisini ustaca Müslüman Türk olarak kabul ettirmiştir. Daha sonra Simavna kadısı olur. Annesi Rum asıllı bir Hıristiyan iken Müslüman olan Melek Hatun'dur. Edirne'nin Osmanlılar tarafından alınmasından sonra ailesi ile buraya yerleşir.
Şeyh Bedreddin eğitimine Edirne'de babasının yanında başlar. Hocası Molla Yusuf sayesinde fıkıh ilmiyle tanışır. Hocası ölünce Bursa'ya gider, astronomi ve matematik alanlarında büyük şöhret kazanan Koca Efendi diye de bilinen Bursa Kadısı Şeyh Mahmud'den ders alır. Daha sonra Konya'da Feyzullah'tan mantık ve astronomi dersleri alır. Daha sonra dönemin İslam dünyasının ilim merkezi olan Kahire'ye gider.
Menakıbname'ye göre 8 Aralık 1382 tarihinde Kahire'ye varır. Burada Memluk Sultanı Berkuk'un dostu ve danışmanı olan dönemin ünlü alimlerinden Ekmeleddin el-Bayburti'nin öğrencisi olur. Sultan Berkuk Bedreddin'i oğlu Ferec'in özel hocalığına tayin eder.
Sultan Berkuk'un sarayında geçirdiği üç yıl zarfında Hüseyin Ahlati ile tanışır ve düşüncelerinden etkilenir. Berkuk Bedreddin ve Ahlati'ye birer Habeş cariye sunar. Menakıbname'nin yazarı Hafız Halil'in babası İsmail'i bu cariyelerden biri olan Cazibe doğurur. Diğer cariye Mariye (Meryem) ise Ahlati'nin öğretisini özümsemiştir. Bedreddin, Mariye ile yaptığı konuşmalarda kendisini gülün dikeni gibi gördüğünü söyler: 'Anı gül gördi vü kendüni diken'. Ahlati Bedreddin'in tasavvuf yolunda yol göstericisi olur.
Hüseyin Ahlati bir süre sonra Bedreddin'i Tebriz'e yollar. Burada Anadolu seferinden dönen Timur'la karşılaşan Bedreddin, ilmiyle Timur'u ve maiyetini etkiler. Timur kendisiyle beraber gelmesini istese de Bedreddin bunu kabul etmez ve Kahire'ye döner.
Ahlati ölümünden hemen önce Bedreddin'i halifesi ilan eder. Ancak müritlerinin bazıları buna tepki gösterir. Bedreddin altı ay sonra Mısır'ı terk eder. Menakıbname bu ayrılışın sebebini Rumeli'ye dönme arzusu olarak gösterse de, müritlerin muhalefeti ve Mısır'ın içinde bulunduğu siyasi karmaşa da bu kararın sebeplerinden olabilir.
Bedreddin önce Halep'e sonra Karaman ve Germiyan Beyliklerinin topraklarına gider. Gittiği yerlerde tanınmaktadır. Buradan Menderes Vadisi boyunca ilerleyerek Aydın'a gelir. Menakıbname'ye göre, yolu üzerindeki Nizar köyünde en önemli müritlerinden Börklüce Mustafa ile tanışır. Daha sonra Tire üzerinden İzmir'e geçer. Menakıbname'de İzmir'den, Hıristiyan nüfuslu Ceneviz hakimiyetindeki Sakız Adası'na geçtiği anlatılır.
Kütahya ve Domaniç üzerinden Bursa'ya yaptığı yolculuğu sırasında Sürme köyünde diğer önemli müridi Torlak Kemal ile tanışır. Gelibolu üzerinden Trakya'ya geçer ve Edirne'ye ulaşır. Kahire'den Edirne'ye kadar gittiği her yerde müritler toplamıştır. Birkaç ay sonra Bursa ve Aydın'a tekrar gider, sonrasında yedi yıl Edirne'de kalır.
Bu sırada Osmanlı Devleti Fetret Devri'ndedir. Şeyh Bedreddin Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu yönetim bunalımı içinde Mehmet Han'ı desteklemiş ve kazaskeri olmuştur.Bir ihanettinden yada suçundan dolayı ailece İznik'e sürülmüştür.Sürgün olduğu sırada eski mürüdleri Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal'in ayrı ayrı yerlerde (Aydın ve Manisa) 1.Sultan Çelebi Mehmed'e karşı ayaklanma hazırlamıştır.Şeyh Bedrettin üç ayrı yerde birden mürüdleriyle birlikte ayaklanma çıkartmıştır.Börklüce Mustafa, Karaburun'da Beyazıd Paşay'la çarpışırken öldürülür ve isyan bastırılır.Torlak Kemal de Manisada yakalanır ve burada asılarak idam edilir.Sultan Mehmet isyanların başındaki kişi olarak gördüğü Şeyh Bedreddin'i Edirne'ye varamadan ele geçirir. Bir heyet tarafından yargılanan Bedreddin'in, malı ve ailesi korunmak şartıyla idamına karar verilir. Serez çarşısında asılır ve burada defnedilir. Ölüm tarihi çeşitli kaynaklarda 1416 veya 1420 olarak verilir. 1961'de kemikleri, Divanyolu'ndaki II. Mahmut Türbesi haziresine defnedilmiştir.
İsyan
Kazaskerliği sırasında kethüda olarak yanına aldığı Börklüce Mustafa, Bedreddin'in sürgüne gitmesiyle beraber Aydın'a döner. Burada Osmanlı idaresinden memnun olmayan köylüleri ve yoksul dervişleri etrafına toplayarak isyan eder. İsyanın merkezi Karaburun Yarımadasıdır. İsyancıların sayısını Bizanslı tarihçi Dukas 6.000, Osmanlı tarihçilerinden Şükrullah bin Şehabettin 4.000, İdris-i Bitlisi ise 10.000 olarak verir. İsyanı bastırmak üzere harekete geçen Saruhan Beyinin ordusu bozguna uğrar. Bunun üzerine Sultan Mehmet oğlu Murat ile veziri Beyazıt Paşa'yı bölgeye yollar. İsyan bastırılır isyancılar Börklüce Mustafa'nın gözü önünde kılıçtan geçirilir. Börklüce Mustafa ise bir deve üzerinde çarmıha gerilerek öldürülür ve şehirde gezdirilir.
Börklüce isyanıyla muhtemelen aynı zamanlarda, Manisa civarında Torlak Kemal liderliğinde bir isyan daha patlar. Daha küçük olan bu isyan da şiddetle bastırılır ve isyancılar öldürülür.
Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal isyanlarının Bedreddin'in onayıyla gerçekleşip gerçekleşmediği belirsizdir. Ancak bu kişilerin Bedreddin'in müritleri olduğu konusunda tüm kaynaklar hemfikirdir.
Bu sırada Sinop üzerinden Eflak'a giden Bedreddin'in Edirne'ye dönüş yolculuğunda, Osmanlı otoritesinin çok güçlü olmadığı Balkan topraklarında kaynaşmalar başlar. Osmanlı tarihçileri Bedreddin'in düzenli bir isyan örgütlediğini yazarlar. Menakıbname ise Bedreddin'in tek amacının yeni yazmış olduğu Nurü'l-kulub adlı eserini sultana sunmak olduğunu yazar (Menakıbname'nin yazılış amaçlarından birinin de Bedreddin'i Osmanlı yöneticilerinin gözünde aklamak olduğu hatırda tutulmalıdır)(kaynak gerekli). Osmanlı ordusu bu isyanı da şiddetle bastırır ve Bedreddin ölüme mahkum olur.
Mutasavvıflığı
İslam mistisizminin Vahdet-i Vücud okuluna mensup diğer mutasavvıfların etrafındaki tartışmaların bir benzeri Şeyh Bedreddin için de yapılmıştır. Kimileri kendisini bâtıl (yoldan sapmış) kimileri de büyük bir sûfi olarak görmüş hatta eseri Varidat'a şerhler yazmışlardır. Mutasavvıflardan Sofyalı Bâlî Efendi, Aziz Mahmud Efendi ilk görüşe sahip olanlardır. Ancak mutasavvıf ve şair Niyazi Mısri ve son devrin Melami şeyhlerinden Seyyid Muhammed Nur ikinciler arasında yer almışlardır.
Yapıtları
Ölümünden sonra eserlerinin birçoğu gizlenmiş veya kaybolmuştur. Menakıbnameye göre 48, başka kaynaklara göre 38 yapıtı vardır. Bazı yapıtlarının adı bilinmekle beraber günümüze ulaşmamıştır. En iyi incelenmiş yapıtı Varidat'tır.
Varidat
Cami’ü’l-fusuleyn
Letai'fü’l-işarât
et-Teshil
Meserretü’l-kulûb
Unkudü’l-cevahir
Çerağu'l-fütuh
Nurü'l-kulub
Kaynaklar
Michel Balivet : Şeyh Bedreddin Tasavvuf ve İsyan Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2000
Kim Kimdir?
Abdülbâki Gölpınarlı, Melâmilik ve Melâmîler, Gri Yayın, İstanbul, 1992.
Dr. Mesut Keskin : Das Toleranzverständnis der anatolischen Heterodoxie am Beispiel Scheich Bedreddin Mahmud Israils, 2 cilt, Berlin 1999
Türkçe'de Şeyh Bedreddin [değiştir]Cemil Yener : Varidat, İstanbul : Elif Yayınları, 1970.
Vecihi Timuroğlu : Şeyh Bedrettin Varidat Ankara : Türkiye Yazıları Yayınları, 1979
İsmet Zeki Eyüboğlu : Şeyh Bedreddin Varidat, Derin Yayınları, 1980
Cengiz Ketene: Varidat: Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin Simavi, 823/1420 ; trc. Cengiz Ketene, Ankara : Kültür Bakanlığı, 1990.
Seyyid Muhammed Nur : Varidat şerhi . Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin Simavi, 823/1420 ; Haz. Mahmut Sadettin Bilginer, H. Mustafa Varlı, İstanbul : Esma Yayınları, 1994
Michel Balivet : Şeyh Bedreddin Tasavvuf ve İsyan Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2000.
Radi Fiş: Ben De Halimce Bedreddinem, Evrensel Basım Yayın.
Nazım Hikmet: Şeyh Bedrettin Destanı YKY.
Esat Korkmaz: Şeyh Bedreddin ve Varidat, Anahtar Kitaplar Yayınevi, 2007.
Ernst Werner, Şeyh Bedreddin ve Börklüce Mustafa Kaynak Yayınları
Prof. Dr. Eren Omay, “Şeyh Bedreddin’in soyu ve gençliği” Bilim ve Ütopya Dergisi(sayı:105)
Prof. Dr. Eren Omay, “Şeyh Bedreddin’in düşüncesi ve eserleri” Bilim ve Ütopya Dergisi (sayı:105)
Prof. Dr. Eren Omay, “Şeyh Bedreddin’in ihtilali” Bilim ve Ütopya Dergisi (sayı:105)
Dr. Hikmet Kıvılcımlı, “Şeyh Bedreddin” Bilim ve Ütopya Dergisi (sayı: 105)
Dr. Hikmet Kıvılcımlı, “Şeyh Bedreddin” (sayı:106)
Ömer Tuncer, “Karşıdevrime direnen filozof: Şeyh Bedreddin” Bilim ve Ütopya Dergisi (sayı:107)[1]
Erol Toy, Azap Ortakları
Orhan Asena: Simavnalı Şeyh Bedrettin , Gerçek Sanat Yayınları
Mine G. Kırıkkanat, Gülün Öteki Adı
Ne diyelim..
Devrinde şeyhülislamlığa kadar yükselen... İktidar kavgasında yanlış yer seçtiği için idam edilen...
Tarikatçı, mutasaffıf şeyh bedrettin...
Din afyondur inancında olan solcuların nasıl lideri oldu bilinmez tabi...
Çıkar kapısı sonuna kadar açık...
Solcu olmayan Mustafa Kemal Atatürk Nazımı 11 kez yargılar...
Ama solcular hem Kemalist, hem Nazım'cı olur.
Şeriatçi ve şeyhülislam olan tarikat şeyhi bedrettin, solcu militan olur..
Seyreleyelim gümbürtüyü...
ne olacak dünyanın bu hali bilmem...
İnsan ve toplum adına kalemini ve kelamını esirgemeyip, insanın eşitliğini, toprağı ve suyu paylaşmanın erdemini bu günlere taşımış cesur yürekleri yeniden andığınız ve onları onurlandırdığınız için size çok teşekkür ederim Sait Bey, çok çok güzel bir destandı. Dilerim bu çalışmalarınızı 'Manzum' düzeyine taşıyarak, daha güçlü ve geniş bir anlatım olanağı saĞLARSINIZ. sEVGİ VE SAYGILARIMLA ESEN KALIN!(10ON+AN)
Bu şiir ile ilgili 29 tane yorum bulunmakta