kozasını açmayı bilir mi?
her kelebek!
bir turna tüyü
ne kadar ağırlık verir, yeryüzüne
taş suyu görünce anımsar mı?
toprak olduğunu bir vakit.
doğdun, şubat ay azında
ben birinde, sen on birinde
soğuk bir gece yarısı
kuytu sessizlik
önce;
cılız bir ses
sonra;
ışıl, ışıl güleç bir yüz
zihnimde tek hece; gül
dilimde bir kelime, Gülce!
O an!
şaştım kendime, âleme
geçmişe, şimdiye, geleceğe
sabah ezanına, kuşluk vaktine
tan yeri ağarınca
kış ortasında açan bir tomurcuk güle
şaştım, kaldım...
bir dirhem kalbinle
yaşarsan, yaşayacaksın
Rahman olanın inayetiyle
çevirdim yüzümü sana
yüzün; şimdi benim ilk alfabem
seninle herşeyi baştan okuyacağım
şimdi bu eski küllerimle acz içinde
karıp bu âlemi. yeniden yapacak
vakt erişince yeniden, yeniden yıkılacağım.
öyle yaşarım
hep yarım
hep yarın
ne yetti bana
ne yettim kimseye
hep eksik kalmak süsümüz
bunu bil en evvel-
sonra
oku!
önce kendini
tatları, renkleri, sesleri, yüzleri, sayfaları, şehirleri
bakarsan, göreceksin
en farklı sandığın bile
sana yabancı değil!
Kulun rızası hep ölü doğar
failini arama!
Kim ki!
çukurların en çukurunda
kibir, açgözlülük ve şehvet içinde debelenir
bil ki dilinde Allah olsa da kalbi şeytanla
kim olursa olsun!
kim ne derse desin!
nasipsizden, uzak dur!
iyi okursan; öğreneceksin!
herkes, kendi şeytanına kör
herkesin günahı kendine karanlık.
sev!
sevmek nefes almaktır
Özünde iyi olanı
Halikarnas 12.02.2012
Fahri FıratoğluKayıt Tarihi : 16.2.2012 13:58:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
kızıma...

Kocaman alkış...
TÜM YORUMLAR (1)