Dolanmış boynuna öfke nefret ve kibir 
Bürümüş yüreğini kederli  acılar
Ruhunun  içi dışı  kapkara
Sen bir siyah martısın...
Yaşadıkların gözünde büyümüş
Bütün gün hasretinle
Senli düşüncelerle dopdolu
Başıma koyarken yastığa
İp gibi taneler dökülüyor..
Bastırırken sol yanımın acısını
İsyanlarda ki yüreğimin sesi
Akşamın karasında bulanık bir çay olursa gözlerin,
Buğulanırsa gözbebeklerin elemlerinle
Yayılırsa yüzüne donmuş sahte gülücükler
Bilirim seni üzen kıran yaralayan ecem olmuştur…
Sen titreyen bir mum gibi üzerime titrerken
Doğduğum gün başladı kaderin oyunu…
Ömrümce babamın yokluğunun acısı...
Oda yetmez gibi sıcak anne kucağı hasreti…
Hiç yıkılmadım, kaybetmedim umudumu..
Karşılık beklemeden sevdim sevildim…
Sevenlere adamıştım kendimi…
Apansız geldin yüreğime
El verdin derviş eli gibi,
Açtın yüreğini serdin sere serpe,
Gözlerinde gördüm hilali,
Ellerinde hissettim yıldızları
Dudakların söyledi aşk şarkıları,
Yürüdüğüm ıssız sahillerde
Yüzüme yayılır çakıl taşlarının parıltısı
Yüreğim mazlum deniz gibi
Sektirdiğim taşları kucaklarken,
Çatlatır kış ayazının soğuğu dudaklarımı..
Bembeyaz bulutlar
Seni sevmemi sevdin  	
Sevmeyi denemedin ki
Dilinin dudağının ucundaydı
Yandı sandın ciğerin
Korları tutmadın ki ruhunla
Yer gök yanımdayken
Hasret pınarlarından içtiğim,
Yürek yangınlarını derlediğim,
İçten içe giderek eridiğim,
Hiç bitmeyen karasevdamsın…
Yokluğunda gecemi gündüzüme eklediğim
Öbek öbek ince kumdan tümsekler yapmışlar.
Gözlerimi alamadım başladım izlemeye;
Ordular gibi dizilmişler, komutanları belli değil,
Hepsi birbirinize benziyor, ikiz kardeşler gibi…
Rabbim onları özenle öyle güzel yaratmış.



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!