Gruplarınızı Görmek İçin Üye Girişi Yapın
SAMYELİ
Tüm kemerleri ve kubbeleri ile toz zerresine dönüşmüş
nice kenti bağrında saklayan sahra,
ellerine taze kına sürülmüş gelin gibi beklemekteydi
yeni günü, duvağının ardında.
Aslında güneşle barışmak istemekteydi ay'da ve yıldızlar'da
ama gri saate takılı kalmış gece
geçit vermiyordu,
sinesinde, günün ilk ışıklarını yansıtmasına.
Derken
yitik tüm ayak izlerine inat,
uzak
çok uzak diyarlardan gelen arp ve ney'in
hayata adanmış ezgisi vurdu, kumdan duvarlarına
Çorak yanlarına düşen tütsülü dualar
damla damla ab-ı hayat oldu umuda.
İşte o anda
Sahrayı yeniden şekillendirmek için, bir kere daha esti samyeli,
aşkla, inançla.
Simden bir sır çekti ufka
göz kırpar misali
yüksekten uçan kanatlı bulutlar saldı semaya.
Martılara bile mesken yeri olurdu
onca gölgenin ağırlığı olmasaydı omuzlarında.
Öylesi bir heyecana düşmüştü ki samyeli,
bilemedi,
yavaş yavaş yükselmesi gerektiğini
ufkun ortasına yerleşen ışığa.
Parelendi
güne dönük yüzü
lir seslerine rağmen.
Güneşe doğru koşan kent
samyeli ile birlikte
sahrada savrulan toz zerresine dönüştü.
Umudun yaşaması
başka vahalara zaman kıldı