Hikmet -Atış-Dostluk ... Mesaj Detayi Antoloj ...

Gönderen: Ergin Bingöl
Tarih: 05.12.2016 15:00
Konu: Yn: Yn: [hikmet-atis-dos..] 4-ARALIK MADENCİLER GÜNÜ KUTLU OLSUN**Masumiyet Melekleriydi Onlar  

Hiçbir şey yapmayacaklar, iilgi hak getire, onlar için ne varsa herşey kendileri için var Canan Hanım, gerisini Allah kurtarsın zihniyetiyle yola devam. Ama her şeyin bir sonu vardır herhalde, her türlü acının bir sonu olmalıdır da... Katkılarınız ve değerli yorumunuz için teşekkür ederim değerli dost yürek, sevgi ve saygılarımla esen kalın.



========================================
** YANITLANAN MESAJ ********************
========================================
Gönderen: Canan Akpınar
Alan: Grup: Hikmet -Atış-Dostluk ve Arkadaşlık
Tarih: 5.12.2016 13:44:00
Konu: Yn: [hikmet-atis-dos..] 4-ARALIK MADENCİLER GÜNÜ KUTLU OLSUN**Masumiyet Melekleriydi Onlar  

bir değil defalarca yok sayıldılar... hadi güneş değmedi yüzlerine ama insanlar aydınlığa çıkartmak içinde caba göstermedi. Ölümlerine seyirci kaldılar.. onların ellerinin karası bazılarının yürek karalığından aktı...
ekmek parası uğruna niceleri can verdi nicelerinin yarınları yok oldu onlarca çocuk öksüz kaldı...
hani kim neyi düzeltti bu zamana kadar...

bizler biliyor isyan ediyoruz ama niye bir çok insan halen kör halen sağır..

Duyarlı kaleminize sonsuz teşekkürlerimle...
Saygılar sevgiler..

========================================
** YANITLANAN MESAJ ********************
========================================
Gönderen: Ergin Bingöl
Alan: (grup üzerinden) Canan Akpınar
Tarih: 4.12.2016 16:56:00
Konu: [hikmet-atis-dos..] 4-ARALIK MADENCİLER GÜNÜ KUTLU OLSUN**Masumiyet Melekleriydi Onlar  
-
Sevgi ve saygılarımla esen kalın.
Masumiyet Melekleriydi Onlar (S:2-S:33)

Soma maden ocağının çıkış kapısı önü… Eşini, çocuğunu, oğlunu ve akrabasını arayanların haykırışları yürekleri dağlıyor. Masum ana kuzularıydı onlar, eşti ve akrabaydı… Maden sahibinin, ihmalkârlıkları sonucu bir çırpıda yok olmuşlardı. Yüzlerce insandı onlar. Olanlara kader denebilir miydi? Denemezdi, denmemeliydi de… Ekmeğini taştan çıkarmak uğruna ölmüşlerdi onlar. Masumiyet, böyle bir şey olmalıydı. Ailelerin canları yandı, hayatlarını kararttı denetimsizlik. Tatminsiz, yılan tıslamalı para kazanma hırsının acımasızlığı onların geleceklerini de toprağa serdi. Ölenler, masumiyet melekleriydiler. Ekrandaki görüntüler korkunçtu. Ağıtlar, havayı cehennemi bir alev gibi kuşatıyordu. Pablo Neruda’nın, ‘Yalnız Ölüm’ şiirindeki dizeleri, “Yapayalnız mezarlıklar vardır/ Suskun kemiklerle dolu gömütler/ Bir yürektir geçer ölüm o geçitlerden/ Karanlık, karanlık ve karanlıktır/ Bir gemi enkazı gibi/ Bir yüreğin içinde boğulurken/ Ya da cana geçerken deride.” derken, ne kadar anlamlı anlatır böylesi ölümleri. Kurtuluşuna bile sevinemiyordu, maden ocağından kurtulanlar. Yüzlerini, kömür karası gibi sarmıştı keder. Gözlerinden derman, canları tenlerinden çekilmişti adeta.
Boğaz tokluğuna çalıştılar. Çilekeş, genç, yaşlı anaların, ruhlarında yanardağlar patlıyordu sanki. Erkeklerinin, babalarının, kardeşlerinin mezarını; sonsuzluğu kuşatan kollarıyla sımsıkı sarıyorlar, kutsal bildikleri taze mezar topraklarına yüz sürüyorlardı. İki büklümdüler, ölü canlarının mezarları başında. Ten renkleri kaybolmuştu. Nar alasıydı yüzleri. Gelecek korkusuy...
................