Gözde Kartal Karası / Yaşamak
bir sabah ceplerimde heceler
elimde boyumdan büyük bir asa
taşlar üzerinde ufka yaklaşan
derin çıplak ayak izleri var ya
yeni bir güne başlamakmış /Hayat!
gelip geçen herkesin yüzü gözü
gökyüzünde kendisinden kalıcı taze izler bulmaya çalıştığı eski ve tozlu bir aynadır sayende her gün tazelenen yüreği küt küt atan bir maceradır seninle elele
İstanbul sokaklarında
yaşamak!
çoğu zaman bilmem ki neden
ona tutkuyla sarılır, tazeler
göz ucuyla uzaktan bizi süzerek izleyenlerin olduğunu bile fark etmeden kendimizden geçerek, üstelik
zar tutmaya çalışarak,
utangaç bir yaşamak!
Büyük Yaşamak!
hayatı taşa işleyerek yaşamak; aklımızın ve gönlümüzün elinden tutarak, benliğimizin o karanlık ve büyülü sokaklarından gümbür gümbür meydanlara çıkarak bir coşkular harmanıdır
özgür yaşamak!
bulutların üzerinde beşeri duyguların asla erişemeyeceği uzaklıklar, derinlikler ve erişilmez kıyılarda ince titreşimlerle eriyip kendinden geçtiği bir ibadetcesine
bir gün de dualarla serab olur harab olur yaşamak!
antik bir kentin sokaklarında sesler, renkler ve ahenklerle yıllarca aradığın bir hayat dansı halinde herkesten ve her şeyden uzakta
ve erişilmez bir mesafede atlarla fırtınalarla yol alır
cengaver bir yaşamak!
başkaları için değil,yağmurlu bir bahar sabahı sadece aşk, sabır ve gönül tellerimi tane tane
bir parkta çocukluğumun elinden tutarak yepyeni bir ben/a bahçeye neşeli bir şarkıya uyanmakmış devasa yaşamak
ve
büyük bir incelikle adımlamak
seninle yeşil zaman tarlalarını!
birgün hiç beklemediğimiz bir anda bir alkış fırtınası koparsa karşıki kıyılardan
"Hayırdır?! Ne oldu ki! " dercesine şaşarak ve belki derin bir rüyadan uyanırcasına bakınmak.!.
sonra
bir başka boyutta.. farklı bir iklimde kendini yeniden var etmek! yedi başlı ejderhadan ve masalsı zaferlerden uzakta mutluluk "ellerin ellerimde" yaşamak.!
şimdi sen alkışlar arasında bütün küreklerini indirmiş,
kıyıya doğru sessizce süzülen mahcup, bir büyük beyaz kuğusun biliyorum.
Sen ey yaşamak!
Ey mutluluk ülkesi!
Ey görüp göreceğim en büyük meydan!
Ve sen ey büyük ve renkli sahne!
Ne mutlu ona ki ince ince
kendine ait şekillerin içini her gün o mekanlara ve ruhlara sızan uygun renklerle titizlikle hayat denilen
o tozlu büyük taş aynaya
kendi zevkince ... nakşetmişti seni eski sevdalara
Farkında mısın ki sen gönüllerde ne hoş sadalar bıraktın;
geçtiğin bütün salonlarda zamana meydan okuyarak yankılanan
ve dalgalanacak olan bir yaşamak / var ya
işte "o bayrak" senin adın.!
Işıl ışıl, pırıl pırıl izler kaldı bu masal ülkesinde
selamlaştığın her yüzde
"her seste" senden geriye
zaman senin / meydan senin
silinmeyecek taşa işleyen
o çıplak sesin
şarkılarla / anıt insanlar sokağında
selamlanacak senin de bu yangın yerinde adın
hem tarihlere yakışmaz ki unutmak; bu yüzden ben hep yazarım taşlara
Bir efsaneydi senle yaşamak!
Sedat Demirkaya
/ Denize Atılan Mektuplar
Kayıt Tarihi : 4.7.2020 20:20:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!