Gözlem Şiiri - Fazlı Humar 2

Fazlı Humar 2
15

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Gözlem

Ona büyük ganimet diyorlar
Şehrin yüzyıllardır var ettiği kursak
Sadece onun kokusu insana hayat ve can veriyor
Yardımlaşmanın, beraberliğin gizli eli
İki ayaklıdan, binlerce ayağa kadar sıralı paradigma.
Tapınak misali, selam vereceksin ona, oraya uğramadan rast gitmez işin
Ona şükür ve dua edenler, şenlik ve düğün sevinciyle ganimeti bölüşenler,
gerçeğin haykıran yüzüdür, açık ve ücretsiz pazarda
Sefalete esir edilen yaşamın sessiz çığlığı o
Tanrının elinden daha fazlası

Yalancı kutudan bağırıyor
Ağzı köpükler içinde bir deve:
Kişi başı milli geliri 25 Bin dolara çıkaracağız.
Zenginlik artacak, yoksulluk sınırı altındaki nüfus azalacak
Ne yazık ki ülkede cehalet, bir yanardağ patlaması
Toprağa sızıyor, suya sızıyor, dokunanı yakıyor
Cehalet sefalet gibi ışık hızıyla ilerliyor
Benim aklı zehirlenmiş ülkemde, deveyi peygamber ilan ettiler
 

Her gün cebimden bir şeyler kırpılıyor. Her gün market etiket soyuluyorum
Beton bir kazık gibi çakılıyorum yine olduğum yere
Uzak şehirler, uzak iklimler, güzel zamanlar birer hayalden ibaretler
Sesim var kimse duymuyor
Elim var hiçbir şey tutmuyor
Ayaklarım yaşama kırılmış
Acılarımı biriktiriyorum, umudu biriktirir gibi
Kokuşmuş bir düzenin çarkında, cep delik cepken delik, kevgire dönüyorum
Peki, böyle bir kevgirde akıl yerinde durur mu?
Kurtların ve kemirgenlerin aklımı yediğini gördüm

Bir annenin gözlerinde
Alnındaki çizgilerde
Yarına vurgun ellerinde gördüm
Memleketi
Cumartesiydi günlerden

Tam sokağa sapacakken yığınlar arasından çıplak ayaklı, kirli etekli, saçları darmadağın bir kadın gördüm
Ezik domates ve marul kabukları topluyor, siyah bir poşetin içine aktarıyordu
Birden caddeden yüksek gürültüyle bir seçim konvoyu belirdi
Kadın aniden dönüp tüm gücüyle konvoy sona erene dek alkışladı
Dondurucu bir gerçeklik, seni yoksul ve sefil bırakanı alkışlamak

Son çeyrek yüzyıldır, ilginç bir kuş türü peyda oldu ülkeye
Çok havalılar
Yüksekten kanat çırpıyorlar, uçsuz bucaksız maviliğin derinliklerinde
yorulmadan sonsuzluğa uçuyorlar
Kanatları açıldığında yeryüzü karanlığa bürünüyor
Pençelerinden, gözlerinden hiçbir şey kaçmıyor
Sürekli avlanıyorlar, ne var ne yok her şeyi mideye indiriyorlar
Yerin göğün yeni sahipleri diyorlar kendilerine
Ben onlara uçan tavuklar diyorum

Dizginlenemez azgın bir boğa gibi
Burnundan kükrüyor, ne kelepçeye ne de prangaya geliyor
Her gün balyoz iniyor kafaya, indikçe güçleniyor
Güçlü olmayı, bağımsız yaşamayı seviyor
O özgürleştikçe, biz açlık sınırının altında yaşama sürükleniyoruz
Her geçen gün, köleliğe adım adım mahkûm ediliyoruz
Böyle bir arenada, hayatta kalma savaşı bizimkisi

Ayarsız saatler hükümeti
Akılsız çağın gericiliğiyle birlikte,
tarihin kirlenmiş çöplüğünde kokuşmuş olarak yer bulacak
Kendi çocuklarını okutmayan
Ve kendi çocuklarına göz göre göre ihanet eden tek ülke biziz
Okuma gücünü yitirip okulunu terk edenler
Barınma ihtiyaçları karşılanmayan
Üniversitesine kelepçe vurulan, tehdit edilen
Yurtta yemeklerde zehirlenen
Asansörde öldürülen
Tarikatlar tarafından istismar edilen
Derse aç giren
Zifiride yolunu, okulunu bulamayan, köpeklerin saldırısına uğrayan
Güneş yüzü görmeyen çocuklar bizim çocuklarımız
Kelebekler ışıksız uçar mı?
Karanlığın bekçileri böyle istiyor, böyle buyuruyor.

Kapak lekelenmedi diye kapağın bu aşta suçu yok mu?
Kapaksız yemek pişmez, pişse de tat vermez
Tepeden bakar, sessizce ve derinden iş görür
Kapaksız yemek ateşi yer, suyu içer
Aktif olmasa da bütünlük temsilcisidir, kapaksız tencerenin satıldığını görmedim
Yemeğin tadı kadar zehrinde de iş birliği yapmıştır
Kapak lekelenmedi diye tertemiz değil

Fazlı Humar 2
Kayıt Tarihi : 14.5.2025 23:59:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!