Bir pamuk tarlasındayım topluyorum bir bir
Uzatmışım elimi güneşe yumuşak sıcağı hissediyorum
Bana bu hazzı veren isim birdir ve tektir
Seni gökyüzünden gelmiş bir deniz sanıyorum...
Bir göze buluyorum sonra dağların başında
Bir kalp atışıyla başlayan bir hikaye
Herkes bilir hazin bir son olduğunu
Hayatta alınan en berbat hediye
Aşık olan bilir onun ızdırap olduğunu...
Sonra tamamen bağlanırsın ona
Yerden bir hayli yüksek, kartal seslerinin nehir sularına karıştığı, yazı soğuk, kışı sıcak bir dağdaki masmavi gölde başlar hayat. Nehir gibi akar gider yıllar. Dalga sesleri yüreğime karışır ve kalbim her vurduğunda bir tsunami, gözümde saklanan sahilleri sular altında bırakır. Bazen bembeyaz bulutlar yardım eder kar tanesine. Bazen de gökyüzüm masmavi olur ve güneşi engelleyen tek bir bulut geçer önüme. Hiç bulutun olmadığı, güneşin sarısının gözlerime vurup onları kızıla boyadığı olur bazen. Bir buluta hasret duyar bedenim ve ellerim dağın arkasındaki kara bulutlar için zorla tırmanmaya çalışır yüreğine gönlümün sahte prensesinin. Israrla karanlığı, yağmuru ister gözlerime yansıyan kalbim. Yalnızlığı hayal ederken beynim, bedenim ona eşlik eder ve sevgilisi olur karanlıkla dost olan güneşim. Arkadaşımın üzerine doğar ve içindeki aşkı dışarı çıkarmaya çalışır. Bana hiç dokunmaz çünkü bilir benim aşkımın karanlıkta saklı olduğunu ve karanlığın en yakın arkadaşım olduğunu.
Küçücük bir umuttur, yatalak yatağımın yanı başında durup açılan pencereyle içeri giren rüzgar ve bir tutam gökyüzü getirmiştir bana bulutlarda saklanmış. Saçlarıma yansıtmış rengini önce ve temizlemiş sonra güneşin sarısıyla ağartarak bütün dertlerimi. Onlar silinmedi hayatımdan ama biliyorum ki üstü kapalı kalmış bir tohum çukurunda, bedenimin güneşle kuruduğu yerde yani toprakta başka bir fidanla tekrar doğacak içimdeki bu aşk. Son kez budanan gövdemin çatırtılarını çok iyi dinle sevdiğim. Kollarım sana kapanmış bir hâlde seni sevdiğimi söyler ama bedenim o kara bulutlardaki son yağmurla sana kavuşmayı bekler.
Bir tütün sigaraya hapsettim sevgini
Savurdum onu sonra dumanın yardımıyla
Unutma ki o tütün ciğerlerimden gelir
Sarar sonra dünyayı bulutlar yardımıyla...
Aşkından daha bir yudum aldım
BİR BALIKÇININ HİKÂYESİ
Kapat gözlerini,
Karanlığı boşlukta gör,
Ve aydınlık en büyük düşman gibi görünsün sana,
Çünkü sen aşıksın,
İnanmasan da sevildiğine,
Dünyanın iki yakasından biri aşk,
Aşk ki yeni doğmuş bir bebek kadar saf ve temiz,
Diğer yakasında ise insanlar,
İnsanlar ki aşktan nefret edebilecek kadar pis...
(Gölgemin ihanetine uğradım ben,
O bile beni takip etmeyi bıraktı artık,
Hoş geldin görünmez yüzüm!)
Çamurun kurumuş hâline toprak diyebilirsin sen,
Ben su israfı diyorum.
Yoğun gülüşlere eşlik eden
Kahverengi ezgilerin var atmosferinin ardında saklı.
Kaldırımı,
Salise hesabı yapan
Aşk aralıklı acılar bütünüyle kaplı.
Aklımı bozmaya çalışan akılsız yanlı akılsız bir kızın
İfadeler fazla açık değil kimi hayatta.
Zamanın önünü kesmeye çalışan
Kum yığınını andıran harabe duyguların içindeyim.
Kendine ağır gelen bir yaprak gibiyim.
Sen olmadan rüzgara bile kapılamıyorum.
Rüzgarlı benim hayatım,
Arkana bakmadan önünü göremeyeceğin bir yoldur hayat.
Anılar planlar tüm geleceğini,
Anılar hayal kurar senin dünyanda ve,
İnsan, hayallerini anılarında yaşamaya çalışır elinde geldiğince.
Gecenin bulutu gibi şimşek çakar gözlerinde,
İki bulut kesişir çünkü gönlümün gökyüzünde.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!