Dünyama doğan gökkuşağıma, eşim BURCU ‘ya)
GÖKKUŞAĞI
Saklı birkentte mutlu bir prenses vardı
Sadece prenses değil
Tanrının dünyadaki sevdiği evlatlarındandı
O kadar severdiki tanrı onu
Hep gülsün mutlu olsun isterdi
Ve tanrı ona sen benim dünyadaki en güzel en temiz renklerimin dili
O güzelliklerin yansımasıın derdi....
Günler gelip geçiyordu
Prenses sadece tanrının verdiğigörevi yerine getirmeyi düşünerek,
İnsanlara yardım ederek, onları mutlu ederek, yaşamaya devam ediyordu.
Yüzünde gülücük, yanaklarında al
Eteklerinde regarenk tohumlar yeryüzünü geziyordu
Sevgi, iyilik ve tanrının renklerini ekiyordu.
İnsanlara dağıttığı mutluluklarla birlikte.
Kıraç bir dağ başına geldi bir gün,
Soluklanmak istedi.
Dağın bir yamacında tek başına kalmış ağacın gölgesine oturdu.
Yorgundu uykusu geldi,
Tam uykuya dalacakken diğer yamacın köşesinden
kemikleri sayılan üç koyunla beraber
Yorgun, bitkin, bir o kadar da mutsuz gözüken bir çoban belirdi.
Zorlukla doğruldu,
Çobana gülümsiyerek sordu.
Nedir bu halin?
Koyunların da neden bu kadar bitkin.
Sanki günlerdir aç susuz kalmış gibisin..
Çoban derin bir nefes çekti ve..
_ Haklısın ben ve senin koyun diye gördüğün o üç yoldaşım
günlerdir aç ve suya hasretiz dedi.
yoldaşmı dedi prenses
Evet, dedi adam
Şu, beyaz postu şimdi simsiyah olan, hayallerimi taşıyan yoldaşım.
Şu, postu kararmak üzere olan, içimden dışarıya taşan insan sevgisini taşıyan yoldaşım.
Sonuncusuysa, sararmaya yüz tutmuş olan umutlarımın hamalı yoldaşım...
Neden. dedi prenses neden bu kadar kötü görüyorsun herşeyi..
Nasıl görmiyeyim dedi çoban
yıllar önce saklı kentte yaşardım,
hayallerim vardı taşıyamadığım,
sevgi doluydu kalbim
ve umutlarım vardı bitmiyicek gibi paylaşmama rağmen.
Peki ne oldu dedi preses?
Çok sevmiştim dünya güzeli bir kızı dedi adam
evlenip çocuklarımı büyütmekti amacım
Bütün hayallerim onunlaydı
Çekip gitti bir gün, bulamadım.
Bir derviş oldum, içimdeki sevgiyi insanlığa taşıyayım dedim.
Ama insanlar hep bir karşılık bekledi,
Sevgilerimi alıp beni yüzüstü bıraktı.
Yinede yılmadım tanrıya yakarıp dağlarda dolaşıp nefes alan tüm canlılara sarıldım
Ama onlarda bir prensesin ardına takılmış
Sana ihtiyacımızyok dediler beni terslediler.
Bende bu kıraç topraklara gelip prenses gelmeden bir faydam olurmu diye bir canlı aradım.
Uzaklardan bu ağacı görünce heyecanla bu tarafa yöneldim.
Senide görünce son bir umut belki sana da faydalı olurum dedim.
Haydi söyle bana derdin nedir çok bitkinsin sende.
Sana bari bir faydam olsun.....
Derdim yok. diyiverdi prenses farkına bile varmadan
O anda yığıldı kaldı çoban oracığa.
Umutlarını taşıyan yoldaşı simsiyah oluverdi
Diğer yoldlaşrıyla birlikte.
Nefesleri kesildi,
Gözlerinin ışığı sönüverdi,
Prenses aman Allahım ne yaptım dedi.
Yalvarmaya başladı Allah’a
Ne olur bir şeyler yap ne olur..
Ben artık yaşıyamam,
Yapmam gerekenin aksine bir insanın umutlarını tükettim
Bir değil dört cana kıydım.
Beni cezalandır onu yaşat ne olur dedi.
Birden gökgürüldedi.
Önce hafif, sonra sağanak bir yağmur iniverdi
Canlandı adeta tepe, koktu umut koktu mutluluk doğa.
Çoban kendine gelirken,
Postlar yıkanırcasına siyahlarını akıtırken,
Prenses ayaklarının yerden kesildiğini hissetti.
Rahatsızlık duymadı, korkmadı.
Aksine mutluydu, al aldı yanakları rengarenkti etekleri.
Mutluydu hemde çok, anlatılmazcasına
birden asılı kaldığını hissetti boşlukta,
baktığında aşşağılara, tepeye doğru
Çobanı gördü,
gayet sağlıklı
bakıyordu şaşkınlıkla yukarılara
Anlam veremedi yinede gülümsemeye devam etti.
yağmur dinmişti
bir melek beliriverdi yanıbaşında.
Neden bakıyor öyle. dedi meleğe
Melek gülümsedi
o şimdi gökyüzünde dünyanın tüm güzel renklerini görüyorda ondan.
nasıl dedi prenses.
Sen şimdi bir kuşaksın gökyüzünde. dedi melek
Tüm güzel renkleri yansıtan,
Dünya var oldukça umutları tükenmek üzere olan insanlara adanmış,
Bir Gökkuşağısın......
Kayıt Tarihi : 8.11.2003 00:34:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

(Umudun gökkuşakları hep hayatta kalmaya devam edecek...)
Saygılarımla...
Mutlu AYAR
TÜM YORUMLAR (3)