Ey Fuzûlî, aşktan bahset bana,
Kalbimden hicap yırtana,
Her Leyl beni ayakta tutana.
Ey Fuzûlî, anlat hâlimi o nâlâna,
Belki de anlar, gelir dergâhıma.
Sokaklarda ekmek kavgası,
Mahkemelerde ahlak davası...
Nasıl hesap verecek kadına kalkan, katleden önce eller?
Ya Resulallah, senden sonra boş kaldı camiler.
Açık saçık işleniyor onca haram,
Nereden karşıma çıktın, bahçemin nadide karanfili?
Gökyüzünde uçan, kanatlı yapraklarımın en güzeli...
Çöllerime yağan yağmurun kurak seli,
Rüzgarımın mayoş, bitkin yeli...
Gülümse bana ey sevgili,
Kaç zamandır aklımda yoktun.
Bugün yolun düşmeli, orada durmuşsun.
Hüzünlü olmalısın ve yorgun,
Yoksa kalbim kaç zamandır bunlardan yoksun?
Nereden geldin, nereyi terk ettin?
Bir gün gezerken Şam sokaklarında,
Kalbimde bir sızı,
Elimde bir demet ayçiçeği, gül kırmızısı.
Bir dilek tuttum, kaydı gökyüzünün en büyük yıldızı.
Yazıldın alın yazıma o gün, Halep Kızı.
Affetmekten söz ediyorsun, hayal kızı
Çiçekler sular üzerinde yeşerdiğinde,
Ağaçlar yapraktan sıkılıp sonbaharı bahane etmediğinde,
Tanrı’nın bahsettiği gün kapımda belirdiğinde,
Hatırlar mısın bir gece
Sen uyur, ben seni izlerdim,
Hiç sabah olsun istemezdim,
Sen uyanır, ben giderdim.
Biliyorum bana çok kızdığını,
İnanın ey gençler, inanın!
Uyanacağız artık seherleri,
Islatacağız gözyaşlarıyla secdeleri.
Yükselecek göklerde ezan sesleri,
Tersine akacak bu devrin saatleri.
Nasıl anlatayım sana sevilmemeyi,
Kalabalığın içinde yalnız yürümeyi,
İçinde acılar yeşerirken bir çiçek gibi,
İnan ki unuttum sonbahardan beridir gülmeyi.
Bir şiirdir bir sevda, her hece,
Korkuyordum, sana olan sevda dolu sözlerimi okumaktan
Ölürcesine küçük ve tarih dolu ellerini tutmaktan
Kızar diye Yaratıcı , saçlarına tel tel dokunmaktan , korkuyordum
Sana başka gözlerin gözleriyle bakmaktan
Kokunu toprağa yeşertir diye , korkuyordum yağmurların yağmasından
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!