Şimdi, tam şu an, kulağımda o tiz ses yankılanır,
Bir çocuk ağlar içimde, can evimden sızılar.
Hani derler ya, "iç ses", bu öyle değil, bir çığlık,
Kulaklarımı tıkasam nafile, bu derin bir ıslık.
Koşuyorum, evde odadan odaya, neye yarar bu telaş?
Sanırım bulurum, sustururum, diner bu gözümdeki yaş.
Dolaplara bakarım, kapı altlarına, yatağın dibine,
Yok! Kimse yok! Bu ses, ruhumun en ücra dibine.
Çıkıyorum sokağa, gözlerim arar, yüzler incelerim,
Belki bir anne bilir, bir baba anlar, bir bilene sorarım.
Yabancılar geçer yanımdan, aceleci, umarsız,
Yine de durdururum birini, "Ne olur, yardım edin," derim arsız.
"Bir çocuk ağlar içimde," diye fısıldarım, titrek bir sesle,
"Dindirin ne olur bu sızıyı, bu tarifsiz kederle.
Yıllardır yankılanır, bilmem ki nedir bu feryat,
Susturun onu, ne olur, bitirsin bu perişan hayat!"
Boğazım düğüm düğüm, nefesim kesilir, sanki boğulurum,
Bu içsel acıdan kurtulmak için ne yapsam da yorulurum.
Her adımda bir sızı, her bakışta bir çaresizlik çöker,
Bu bitmek bilmeyen ağlama, ruhumu her an eker.
Geceler uzar, yastığım ıslanır, gözyaşım bitmez tükenmez,
O ses gitmez aklımdan, huzur vermez, dinmez.
Belki de ben ağlarım, o çocuğun yerine, bu benim kaderim,
Kendi yaramı sarmadan, bu dipsiz kuyuya düşerim.
Şimdi biliyorum, o ses benim, içimdeki o küçük ben,
Susturamıyorum, çünkü kendime sağır olmuşum ben.
Bu şiirle mi diner acep, bu bitmeyen elem?
Yoksa bu sadece bir çığlık mı, elimdeki kalem?
Kayıt Tarihi : 28.6.2025 23:26:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!