Sustum, Ve Sen Gittin”
En son ne zaman konuştuk, hatırlamıyorum.
Belki bir kapı sesiyle ayrıldık,
belki bir bakışla.
Ama eminim,
bir kelime eksikti aramızda.
Bir kelime…
her şeyi düzeltebilecek kadar güçlü,
ama biz susmayı seçtik.
Ben sustum,
çünkü gururum vardı.
Sen sustun,
çünkü belki çok yorulmuştun.
Sonra yollar ayrıldı.
Ama biz aslında hiçbir yere gitmedik.
Aynı gecelerde uyanıp
aynı iç sıkıntısıyla
aynı boşluğa baktık belki.
Ama birbirimize dönemedik.
Çünkü biz birbirimize değil,
kendimize yenildik.
Sonra ölüm geldi.
Senin için…
Benim için değil.
Ama öldüğünde anladım,
küs ayrılmak
ölüme bile yer bırakmıyormuş.
Çünkü sen toprağa girerken
ben hâlâ sana cevap bekliyordum.
Mezarının başına gittim bir gün.
Taş gibi susuyordun.
Ben de.
Ama bu kez gurur değil,
pişmanlık tutuyordu dilimi.
“Söyle,” dedim içimden,
“Biraz daha yaşasaydık,
affeder miydin beni?”
Sessizlik…
Ve sadece rüzgâr konuştu o an.
Belki o bile üzüldü.
Artık çok geç biliyorum.
Ama seninle son kez
yüzleşebilseydim
şunu söylemek isterdim:
Ben seni hiç kırmak istemedim.
Sadece kendimi korumaya çalıştım.
Ve en çok da bu koruyuş
bizi parçaladı.
Şimdi seni bir hatıradan çok,
bir sızı gibi taşıyorum içimde.
Sanki her sabah
sana “günaydın” diyemediğim bir sabahla uyanıyorum.
Ve hâlâ içimde
o tek kelime:
“Keşke…”
Kayıt Tarihi : 2.7.2025 04:45:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!