Uzak ışıklarda titreşen şarkı
Bir atlı karıncaydın
Yanıp sönerdin sarhoş karanlıkta
Binip giderdim kirpiklerine
Mine kadardım gözlerindeki
Dökülür ada vapurunu sarardı kaküllerim
Sabahları güneşle birlikte açar
Akşamları çınarlı çay bahçesine
Örterdik samanyolunu
Senin yaz gecende uyur kalırdı masa
Avuçlarımızda geveze ayçekirdekleri
Liseli bir eldin ilk dokunduğunda
Siyah taçlar altında pembe gonca gül
Terin hala parmaklarımda
Ya içimi boşalttığım gece, sırılsıklam
Saçların kızıl, yanakların çil çil
Bel boyu ayrık otlarına dolanmış ellerim
Çocukluğumuzu armağan edecek geleceğin
Büyük amaçlarla dolu dürüst yanaklarında
Sonraları
Değişti durmadan mezhep ve milliyetin de
Geceleri usulca öpüp iyi geceler diledim
Sarı saçlarından kesip verdiğin buketlere
Yürüdüm
Yaprakların saçıldı hep yollarıma
Başların düştü ardı ardına yastıklarıma
Alışıncaya kadar
Ezberletilmiş bir yeminin yanılgısına
Kaç kez ulaşamadık sonsuzluğa
Kaç dudak değiştirdinse de
Ilik yaz yağmurlarında sözlerin hep ıslaktı
Kim olduğundan
Kaç isme büründüğünden de acısı
Her sonsuz olmayı isteyişinde
Anı kalışındı
Daha yolun başında
Çağdaşlarımızın olmaya mahküm edilmiştik
Kavak yelleri esti götürdü bizi
Uzak ışıklarda titreşen şarkı
Bir atlı karıncaydın
Yanıp sönerdin sarhoş karanlıkta
Binip giderdim masallarına
Öğrendiğimde
Antik aşkların mezarlarında
Figüranlığımızı
Koptu güveni atlı karıncanın
Saçıldım yollarına
Yaprakların sarardı, seçemiyorum
Tenime dokunuşlarında mevsimlerini
Şimdi de
Deniz fenerinin peşindeyiz işte
Yine birlikte
Beni ürperten büyülü cümleyi
Küçüğüm hala heceleyemem
Zaten
Hiç ayrılmadık ki biz.
Kayıt Tarihi : 25.4.2003 18:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!