Rüzgarlarında savrulduğum,şu gençlik hevesimde.
Topladığım arzuları pişirdim,gönlümün cezvesinde.
Yamacların gölgesinde dinlediğim,tüm dertlerimin.
Her yudumda acısını üfledim,dinmeyen öfkelerimin.
..
Gençlik diye bir şey varmış yaşamadım ki bileyim,
Şimdi yaşlı gözüm yaşlı ömrüm yetmez ki sileyim,
Kurumuş ümit pınarım, söyleyin nasıl güleyim,
Çilelere aşinayım, sanırsınız ben çileyim..
..
Oyun başında çocuk
Sevği yolunda gençlik
Bastona dayandı ihtiyarlık
Rahmetlik oldu insanlık
..
Güneşin doğumunda yoktun. Yağmurlar ılgıt ılgıt yağarken sokaklara, parmaklarım ıslanırken sen yoktun ellerimde. Şiirlerimin duygusu sendin; fakat ezberimde yoktun. Acıların vardı, mutluluğun yoktu. Mum ışığı, şarap, masa örtüsünün dantelleri vardı. Sarhoşluğumda sen yoktun. Nemdin duvarlarımda, yıkıntılarımda ise yoktun. Gümüş tepsilerde, altın varaklarda senin güzelliği vardı; fakat muhabbetin yoktu. Aşkın bir bıçak keskinliğinde yanımdayken, damarlarımda sen yoktun. Ruhum gibi beni terk ettin ey sevgili. Oysa ilacım sensin dedim seni hap niyetine içtim. Nerden bilecektim ki aslında intiharımın altına senin ismini yazdığımı. Senin yanına yürek bavuluma en şık duylarımı alıp gelirken, nerden bilecektim beni çırılçıplak ve üşüyen bir yürekle ortada bırakacağını. Seni çiçekler dolusu bir ağaç gibi severken, nerden bilecektim köküme kibrit suyu döktüğünü. Seni sevdim, tıpkı ölümü seven bir militan gibi. Nerden bilecektim senin gülüşünle, çiçeklerle, saçlarınla, gözlerinle işbirliği yapıp aşkın daracağına göndermek istediğini beni. Sorma bana nasılsın diye şimdi. Seni kalbimde saklarken, bunu başkaları değil en iyisi sen bilmeliydin. Dün gece yüreğim acırken, sen uyudun mu yoksa? Seni bu kadar severken, senin için saçlarımı yolarken, senin kuş tüyü yastıklarından sıcak memleketlere bir kuş gibi uçup gideceğini ve bir başka omza konacağını ve ne rüyalarında ne de hayallerinde bana yer vermeyeceğini nerden bilecektim.Ey sevgili dünyamın en karanlık anında bile dopdulu seni yaşıyordum. Dolunay gibi beynimin içinde parlıyordun. Bir insan hiç güneş görmüyorsa, mum ışığını güneş sanırdı. Seni gördüğümden beni güneş bir kibrit alevi, ay mum ışığı gibi olmuştu. Senin yanında zanlar ve sanmalar içinde yaşamıyordum. Senin yanında kendim olmanın mutluluğunu, yanında olmanın huzurunu yaşıyordum. Yaşamlar içinde yaşamlar yaşıyordum, üstelik yine de gençlik heyecanımı yanında hiç yitirmiyordum. Nerden bilecektim beni bir kalemde silip atacağını. Nerden bilecektim her renkte sonbahar yaprakları gibi yollarına düşerken, beni ezip bir başkasına gideceğini.
..
** Aynı zamanda Ulusal Önderimiz Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün doğuşunun 136. yılı olan
19.Mayıs.2017 Gençlik Ve Spor Bayramımız Hepimize
Kutlu Olsun...**
..
Gençlik bu cihânın dizgini, eğeri, atıdır
Allah'ın verdiği kadar hükümdarlığı, dârâtıdır
2009
..
Gençlik ne çabuk geçmişti
Elimi uzattığımda çoktan gitmişti
Gençlik çayda eriyen şeker gibi
Hızlıca kaybolup gitmişti
Bir sabah vaktiydi
Güneş yeni doğmuştu ufuktan
Kordonboyuna boylu boyunca bir gemi uzanmıştı
..
Asırlardır şu toprağa akan kan,
Söyle nedir, gençlik ruhundan kalkan?
Kalmamış gönülde imandan kalkan,
Kalmamış dededen toruna saf kan..
..
“ O HAVAİ DELİ GENÇLİK “
Umutlarım hüsran oldu
Sabır ettim de bekledim
Gülmeyen yüzüme talih
Bir gün olur, güler dedim
*** ***
..
Eylül yedi yaş elli sekiz bitti gülüm
Gençlik dediğin savrularak gitti gülüm
Ömrün sonu yaklaşmada artık bilirim
Sen yoksun şiir yazı söz bitti gülüm
..
Ne çabuk geçti
Ne çabuk geçti benim gençlik yıllarım!
Rüzgar mıydı?
Ya da fırtına mıydı anlamadım.
Her gün her ay!
Biraz daha kısaldı benim hayat yollarım.
Ne gücüm kaldı, ne halim
..
Gençlere bakın cıvıl cıvıl sesleri nerede
Onlarda çocuk tu minicik elleriyle
Ümitleri çağlayan ise kaynaklar derede
Daha da özde damla damla, yağan rahmette
Onların da mavi gök kubbesi göz bebeklerinde
Dağların gölgesi ılgıt ılgıt esen yelinde
..
Ceplerimde karanlık, birikmiş perde perde
Susarım konuşamam, erkeklik var serde
Gençlik düşmüş yüzümden, kocaman ellerim nerde?
Ya böyle sürün dedim, ya kalk yürü Allah de!
..
Sen bende israfsın
Ben sende eksiklik
Sana zulüm ettiysem
Bit artık ey gençlik
..
Bir gençlik yetiştirdi Allah'ından habersiz,
İşret sofralarına zehir katasıcalar.
Fuhşiyat zerkettiler körpecik beyinlere,
Şerefe diye diye zıkkım yutasıcalar.
Özgürlük teranesi dolandı dillerine,
..
Bir gün bir piri fani manevi maden aramaya karar verir fikirleri zikirleri kazıyan kazmaların olduğu gibi toprağı kazan kazma manevi madeni arayan da asa alır elini düşer yola bütün insanlar maddi maden arıyor madenin en karlısı yok olmayanı manevi madendir bu madenin mutlaka çekim alanı vardır nasıl ki güzel insanların ve mekanların etrafında toplanıyorsa deyip Hu Allah Hay der düşer yola bakar sağa sola vurur asayı toprağa biraz yürüdükten sonra ahşap sandık çıkar önüne ve üzerinde küçük bir şişe duruyor için de birkaç damla su kalmış ve şişenin de ağzı açıktır şişeyi almaya çalışırken üç parmağına damlayı verir o anda üç parmağı parlar nur gibi evet bu iksir olmalı gücünü tesirini anlar bu iksir neyin tefsiri düşünmeye başlar ve kimlere vermeli kimler nasıl istifade etmeli aklına ahir zamanın kadınlarının çirkinliklerini giderecek bu olsa gerek kozmetiğin peşinde koşan kadınlara versem erkekler ne olacak erkeklerin de çirkinlikleri kadınların kinden az değil zenginlere anlatsam fakirler yaşlılara anlatsam gençler ne olacak öyle ki her iki tarafa da bu iksir ulaşmalı her kese bulaşmalı pekiyi bu iksir ne olmalı bir meyve de sayısız şifayı gizleyen zemzem de bütün vitaminleri ve her şeyin bi özü gözü başlangıcı bitişini koyan Rabbim bu iksir de böyle olmalı ve neden üç parmağı döküldüğünü düşünür insanın üç hayatı var dünya kabir cennet hayatı ve insanın da çocukluk gençlik yaşlılıktır der ve üç hayatın da nurlu düzgün sıkıntısız geçmesi için mutlaka bu iksiri kullanması şarttır bütün dini vecibeleri için de barındırmalı bunu uygulayanlar ne sihir ne zehir ne de kir ulaşmayacak bu olsa olsa namaz olmalı herkesi nurlandıracak çirkinliklerden uzaklaştıracak bunu yaparken de maliyeti olmayacak manevi maden özelliği olmalı çünkü maddi şeyler kaybolabilir lakin listeye giren bir namazı kimse yok edemez işte manevi maden zamanı durdurmasa da mesafeleri kısaltan beş vakit sahibini Kâbe-i Muazzama götüren vasıta yüz yıllar önce binek olarak en sür'atli atlar develer iken ahir zaman da ise uçaklar arabalar işte ahir zamanın namazı bir iksir olmalı yirmi 24 saat dilimin de 1 saate sıkıştırılmış öz ahirete açılan göz işte iksir neden iksir İslam’ın beş şartı içinde barındırmalı ona sarılanları arındırmalı kelimeyi şahadeti namazın için de buluruz Zaten kendi namaz Oruç ise namaz da yemek içmek yasak Zekât bu güzel vücudumuzun zekâtı namazdır ve hac namaza durduğumuz da Kâbe-i Muazzama karşımızdadır ve mesafeyi kaldırır bu duygularla bu iksirden istifade etmemizi ve memnuniyetimizi ifade etmemizi Rahman ve Rahim olan Rabbimden niyaz ediyorum
..
Yüzümde yaşamın izleri
Hayatın acı gerçekleri
Saçımda kar taneleri
İhtitar oldum
Çekilmez gurbet elleri
Mevlam vermiş dertleri
..
Hayat; bilmem sen nasılsın? Sana şaşarım!
Bilmez misin senin için ne çileler yaşarım
Desen ki ben çiçek, dağlar ardında açarım
Değil dağlar, senin için çölleer aşarım
Derbeder olmuşum saçlarım tarumar
Geçti gençlik ahh ah, ağaar saçlarım ağar
..
İnsan yüce yaratılmış
Duyularla donatılmış
Çocukluk ve gençlik derken
Ve saçları ağartılmış.
Sevgi insanın özünde
Dürüst olmalı sözünde
..
GEÇSEDE ÖMRÜMÜN GENÇLİK YILLARI
Geçsede ömrümün gençlik yılları,
Anılarda saklı,gönül sırları,
Unutmak kolaymı,o bakışları,
Bahtımın rüzgarı,aşk şarkıları.
..