Buzullar eridi ateşimden, sen gelmedin....
Bir pınardın çöl ortasında, kıyamadım susuzluğumu gidermeğe, iç diyemedin. Güneş buluta saklandı, ay doğmadı utancından.... Böyle bir aşkın varlığıyla onurlandı evren. Arılar, yaptığı baldan vazgeçti, kuşlar tünediği daldan!
Sen gelmedin!
El açıp yalvardım; gök yere indi, Akdeniz sustu, gemiler karaya oturdu bir bir, alıp başlarını okyanuslara açıldı balıklar, yitirdiği oyuncaklarını buldu çocuklar, sen gelmedin! ....
Sen gelmedin, en mecbur kaldığımda bakışlarına...
Son tomurcuğu da kopardılar dalından, seveni sevenden, seni benden ayırdılar, alıp götürdüler bir bilinmeze...
Mil çektiler gözlerime, yüreğimi ateşinle dağladılar. Oturup ağladılar halime, sen gelmedin! ... Çucuksu gülüşlerini aldılar elimden, beni yalnız bıraktılar...
vurdun kanıma girdin itirazım var
sımsıcak bir merhaba diyecektim
başımı usulca dizine koyacaktım
dört gün dört gece susacaktım
yağmur sönecekti yanacaktı